Etiket arşivi: Kur’an-ı kerim tefsiri

Müddessir Suresi / سُورَةُ المدَّثِّر

İndir (PPTX, 201KB)

 بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم …
Müddessir suresi meali/yorumu (‘Sekar’ nedir?);

يَا أَيُّهَا الْمُدَّثِّرُ ﴿١﴾
قُمْ فَأَنذِرْ ﴿٢﴾
ورَبَّكَ فَكَبِّرْ ﴿٣﴾
وَثِيَابَكَ فَطَهِّرْ ﴿٤﴾
وَالرُّجْزَ فَاهْجُرْ ﴿٥﴾
وَلَا تَمْنُن تَسْتَكْثِرُ ﴿٦﴾
وَلِرَبِّكَ فَاصْبِرْ ﴿٧﴾

Ey! örtünen!/ sarınan
Kalk! Ve uyar!
Rabbin (bu / seslenen) tekbir et.
Elbisen, onu temiz tut
2- silkelen
3- üstüne başına bak
Pis işleri terk et
2- Pisliği bırak
3- Pis iş ve sözler savurma(dan)
(İşi) çok görüp (abartıp) kendini tatmin etme
2-Başa vurmadan yaptığın şeyi…
(Sen sadece) Rabbin (Benim) için sabret
İşin sonunda Nâkûr’a üflendiği zaman.
İşte o izin günü, “zor gün” dür.
(Onlar) kafirler üzerine(zaten) kolay olmayacak.
1. Bana bırak o kimseyi, onu ben bir numune olarak yarattım. 2.Yarattığım O (malum) bir kimseyi bana bırak
(Onun hesabını bana bırak, sen uyarmaya bak! )
Ona artırıp(uzatıp) durduğum
mal(dünyalık/sermaye/ varlık) yaptım(verdim)
2. Yaptım ona, mal/servet olsun diye uzatmalar, ilaveler(-e bağlı mallar, edinsin, servetler, güç kazansın…)

Kalem Suresi / سُورَةُ القَلَم

İndir (PPTX, 538KB)

 بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم …
Kalem Suresi (!-yorumu-!); (2000-19/-20)
نٓ وَالْقَلَمِ
وَمَا يَسْطُرُونَۙ ﴿١﴾
مَٓا اَنْتَ بِنِعْمَةِ رَبِّكَ بِمَجْنُونٍۚ ﴿٢﴾
وَاِنَّ لَكَ لَاَجْرًا غَيْرَ مَمْنُونٍۚ ﴿٣﴾
وَاِنَّكَ لَعَلٰى خُلُقٍ عَظ۪يمٍ ﴿٤﴾
فَسَتُبْصِرُ وَيُبْصِرُونَۙ ﴿٥﴾
بِاَيِّكُمُ الْمَفْتُونُ ﴿٦﴾

?? ?? N, ve kalem
Ve (kalem o ki) cetvelliyor , çizik ediyor, satır ediyor, tablo ettiği?? o şey-ler
2. Sen -Rabbinin nimeti sayesinde- mecnun değilsin.
3. Hiç şüphesiz senin için bitip tükenmeyen bir mükâfat vardır.
4. Ve sen elbette yüce bir hilkat (karakter) üzeresin.
5, 6. Hanginizde delilik olduğunu yakında sen de göreceksin, onlar da.

Kâf Suresi / سُورَةُ قٓ

İndir (PPTX, 180KB)

 بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم
Kâf Suresi Meali/Yor(umla)ması

قٓ۠ وَالْقُرْاٰنِ الْمَج۪يدِۚ ﴿١﴾
بَلْ عَجِبُٓوا اَنْ جَٓاءَهُمْ مُنْذِرٌ مِنْهُمْ فَقَالَ الْكَافِرُونَ هٰذَا شَيْءٌ عَج۪يبٌ
ءَاِذَا مِتْنَا وَكُنَّا تُرَابًاۚ ذٰلِكَ رَجْعٌ بَع۪يدٌ ﴿٣﴾
قَدْ عَلِمْنَا مَا تَنْقُصُ الْاَرْضُ مِنْهُمْۚ وَعِنْدَنَا كِتَابٌ حَف۪يظٌ ﴿٤﴾
بَلْ كَذَّبُوا بِالْحَقِّ لَمَّا جَٓاءَهُمْ فَهُمْ ف۪ٓي اَمْرٍ مَر۪يجٍ ﴿٥﴾

1. Kaf/ (K). (Ve) şerefli/şanlı Kur’an (‘a ant olsun)
2. Aralarından(onlardan) bir uyarıcının gelmesine şaştılar (acayiplerine gitti) de, kâfirler şöyle dediler: «Bu şaşılacak/acayip bir bir şeydir.»
3. «Biz öldüğümüz ve toprak olduğumuz zaman mı (dirileceğiz)? Bu, akla uzak bir dönüştür.»
4. Biz, toprağın (yerin) onlardan neleri eksilttiğini kesinlikle bilmekteyiz. Yanımızda o bilgileri koruyan bir kitap vardır. (belki?? Bu durumu, eksiltmeyi geriye getirmek/ veya sarmak??)
5. Bilakis onlar, hak kendilerine gelince yalanladılar. Şimdi onlar şaşırmış bir haldedirler.

Yâsîn Suresi / سُورَةُ يسٓ

İndir (PPTX, 1.26MB)

 بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم
Yâsîn Suresi Meali/Yor(umla)ması

يٰسٓۜ ﴿١﴾
وَالْقُرْاٰنِ الْحَك۪يمِۙ ﴿٢﴾
اِنَّكَ لَمِنَ الْمُرْسَل۪ينَۙ ﴿٣﴾
عَلٰى صِرَاطٍ مُسْتَق۪يمٍۜ ﴿٤﴾
تَنْز۪يلَ الْعَز۪يزِ الرَّح۪يمِۙ ﴿٥﴾
لِتُنْذِرَ قَوْمًا مَٓا اُنْذِرَ اٰبَٓاؤُ۬هُمْ فَهُمْ غَافِلُونَ ﴿٦﴾

Y S
Ve hikmetli Kur’an
Tabi ki sen resullerdensin.
İstikametin doğrudur.
(Doğru yoldasın)
5. Aziz ve Rahim (olan Allah) tarafından indirildi.
6. Ataları (na??) uyarı-lmamış, (uyarıcı gelmemiş) bu yüzden kendileri de gaflet içinde kalmış bir toplumu uyarman için indirilmiştir.
Artık onların çoğuna söz hak oldu (fakat) inanmıyorlar.
8. Biz, onların boyunlarına halkalar geçirdik. O halkalar çenelere kadar dayanmaktadır. Bu yüzden kafaları yukarı kalkıktır.
9. Önlerinden bir set, ve arkalarından bir set çektik de onları kapattık, artık göremezler.
10. Onları uyarsan da uyarmasan da onlar için birdir, inanmazlar.
11. Sen ancak zikre (Kur’an’a) uyan ve görmeden Rahmân’dan korkan kimseyi uyarabilirsin. İşte böylesini, bir mağfiret ve güzel bir mükâfatla müjdele.
12. Şüphesiz ölüleri ancak biz diriltiriz. Onların yaptıkları /takdim ettikleri her işi, bıraktıkları her izi/eseri yazarız. Biz, her şeyi apaçık bir kitapta (levh-i mahfuz’da) sayıp yazmışızdır.

Ankebût Suresi / سُورَةُ العَنكبوت

İndir (PPTX, 702KB)

 بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم
Ankebüt (örümcek)Suresi Meali/Yor(umla)ması

الٓمٓ۠ ﴿١﴾
اَحَسِبَ النَّاسُ اَنْ يُتْرَكُٓوا اَنْ يَقُولُٓوا اٰمَنَّا وَهُمْ لَا يُفْتَنُونَ ﴿٢﴾
وَلَقَدْ فَتَنَّا الَّذ۪ينَ مِنْ قَبْلِهِمْ فَلَيَعْلَمَنَّ اللّٰهُ الَّذ۪ينَ صَدَقُوا وَلَيَعْلَمَنَّ الْكَاذِب۪ينَ ﴿٣﴾
اَمْ حَسِبَ الَّذ۪ينَ يَعْمَلُونَ السَّيِّـَٔاتِ اَنْ يَسْبِقُونَاۜ سَٓاءَ مَا يَحْكُمُونَ ﴿٤﴾
مَنْ كَانَ يَرْجُوا لِقَٓاءَ اللّٰهِ فَاِنَّ اَجَلَ اللّٰهِ لَاٰتٍۜ وَهُوَ السَّم۪يعُ الْعَل۪يمُ ﴿٥﴾
وَمَنْ جَاهَدَ فَاِنَّمَا يُجَاهِدُ لِنَفْسِه۪ۜ اِنَّ اللّٰهَ لَغَنِيٌّ عَنِ الْعَالَم۪ينَ ﴿٦﴾

1. Elif. Lâm. Mîm.
2. (yoksa) İnsanlar, imtihandan geçirilmeden, sadece «İman ettik» demeleriyle bırakılacaklarını mı hesap ettiler?
3. Ant olsun ki, biz onlardan öncekileri de imtihandan geçirmişizdir. Tabi ki Allah kimin sadık ve kimin yalancı olduğunu (sınamadan da) bilir
4. Yoksa kötülük yapanlar bizden geçebileceklerini mi sandılar? Ne berbat hüküm veriyorlar!
5. (her)Kim Allah’a kavuşmayı umuyorsa, bilsin ki Allah’ın tayin ettiği o vakit elbet gelecektir. O, her şeyi işiten ve bilendir.
6. Cihat eden, ancak kendisi için (kendi hayrına) cihat etmiş olur. Şüphesiz (yoksa) Allah, âlemlerden müstağnîdir. (Kimse ALLAH’a minnet koyamaz)
7. İman edip iyi işler yapanların (geçmiş) kötülüklerini elbette örteriz ve onlara, yaptıklarının daha güzeli ile karşılık veririz.
8. Biz, insana, ana-babasına iyi davranmasını tavsiye etmişizdir(-diğimiz halde??) Eğer onlar,(da) seni, hakkında bilgin olmayan bir şeyi (bilmeden) bana ortak koşman için zorlarlarsa, onlara (da??) itaat etme(neyin ki bir başkası??). Dönüşünüz ancak banadır. O zaman size yapmış olduklarınızı haber vereceğim.
9. İman edip iyi işler yapanları, muhakkak sâlihler (zümresi) içine katarız.
10. İnsanlardan kimi vardır ki: «Allah’a inandık» der; fakat Allah uğrunda eziyete uğratıldığı zaman, insanların işkencesini Allah’ın azabı gibi tutar. Halbuki Rabbinden bir yardım gelecek olsa, mutlaka, «Doğrusu biz de sizinle beraberdik» derler. İyi de, Allah, herkesin kalbindekileri en iyi bilen değil midir?

Şu’arâ Suresi / سُورَةُ الشُّعَرَاء

İndir (PPTX, 3.31MB)

 بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم

طٰسٓمٓۜ ﴿١﴾ تِلْكَ اٰيَاتُ الْكِتَابِ الْمُب۪ينِ ﴿٢﴾ لَعَلَّكَ بَاخِعٌ نَفْسَكَ اَلَّا يَكُونُوا مُؤْمِن۪ينَ ﴿٣﴾ اِنْ نَشَأْ نُنَزِّلْ عَلَيْهِمْ مِنَ السَّمَٓاءِ اٰيَةً فَظَلَّتْ اَعْنَاقُهُمْ لَهَا خَاضِع۪ينَ ﴿٤﴾ وَمَا يَأْت۪يهِمْ مِنْ ذِكْرٍ مِنَ الرَّحْمٰنِ مُحْدَثٍ اِلَّا كَانُوا عَنْهُ مُعْرِض۪ينَ ﴿٥﴾ فَقَدْ كَذَّبُوا فَسَيَأْت۪يهِمْ اَنْبٰٓؤُ۬ا مَا كَانُوا بِه۪ يَسْتَهْزِؤُ۫نَ ﴿٦﴾ اَوَلَمْ يَرَوْا اِلَى الْاَرْضِ كَمْ اَنْبَتْنَا ف۪يهَا مِنْ كُلِّ زَوْجٍ كَر۪يمٍ ﴿٧﴾ اِنَّ ف۪ي ذٰلِكَ لَاٰيَةًۜ وَمَا كَانَ اَكْثَرُهُمْ مُؤْمِن۪ينَ ﴿٨﴾ وَاِنَّ رَبَّكَ لَهُوَ الْعَز۪يزُ الرَّح۪يمُ۟ ﴿٩﴾ وَاِذْ نَادٰى رَبُّكَ مُوسٰٓى اَنِ ائْتِ الْقَوْمَ الظَّالِم۪ينَۙ ﴿١٠﴾ قَوْمَ فِرْعَوْنَۜ اَلَا يَتَّقُونَ ﴿١١﴾ قَالَ رَبِّ اِنّ۪ٓي اَخَافُ اَنْ يُكَذِّبُونِۜ ﴿١٢﴾ وَيَض۪يقُ صَدْر۪ي وَلَا يَنْطَلِقُ لِسَان۪ي فَاَرْسِلْ اِلٰى هٰرُونَ ﴿١٣﴾ وَلَهُمْ عَلَيَّ ذَنْبٌ فَاَخَافُ اَنْ يَقْتُلُونِۚ ﴿١٤﴾ قَالَ كَلَّاۚ فَاذْهَبَا بِاٰيَاتِنَٓا اِنَّا مَعَكُمْ مُسْتَمِعُونَ ﴿١٥﴾ فَأْتِيَا فِرْعَوْنَ فَقُولَٓا اِنَّا رَسُولُ رَبِّ الْعَالَم۪ينَۙ ﴿١٦﴾ اَنْ اَرْسِلْ مَعَنَا بَن۪ٓي اِسْرَٓاء۪يلَۜ ﴿١٧﴾ قَالَ اَلَمْ نُرَبِّكَ ف۪ينَا وَل۪يدًا وَلَبِثْتَ ف۪ينَا مِنْ عُمُرِكَ سِن۪ينَ ﴿١٨﴾ وَفَعَلْتَ فَعْلَتَكَ الَّت۪ي فَعَلْتَ وَاَنْتَ مِنَ الْكَافِر۪ينَ ﴿١٩﴾

M,S,T (1)
2. Bunlar/şunlar/onlarتِلْكَ, apaçık Kitab’ın âyetleridir. (kitaptan ayet- lerdir)
3. Onlar iman etmiyorlar diye neredeyse kendine kıyacaksın!
4. Biz dilesek, onların üzerine gökten bir mucize indiririz de, ona boyunları eğilip kalır. (boyun eğmek zorunda kalırlar)
5. Kendilerine, o çok esirgeyici Allah’tan hiçbir yeni öğüt gelmez ki, ondan yüz çevirmesinler. (onlar bu tutumu iş etmişler)
6. Üstelik (ona) «yalandır» derler/ ve artık yalanlamışlardır; fakat alay edip durdukları şeylerin haberleri yakında onlara gelecektir.
7. Yeryüzüne bir bakmazlar mı! Orada her güzel çiftten nicesini yetiştirdik.
8. Şüphesiz bunlarda bir nişâne /işaret/ ayet /delil vardır; ama çoğu iman eden olmadılar.
9. Şüphe yok ki Rabbin, mutlak galip ve engin merhamet sahibidir.

Furkân Suresi / سُورَةُ الفُرقان

İndir (PPTX, 219KB)

 بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم
Furkân Suresi Meali/Yor(umla)ması

تَبَارَكَ الَّذ۪ي نَزَّلَ الْفُرْقَانَ عَلٰى عَبْدِه۪ لِيَكُونَ لِلْعَالَم۪ينَ نَذ۪يرًاۙ ﴿١﴾
اَلَّذ۪ي لَهُ مُلْكُ السَّمٰوَاتِ وَالْاَرْضِ وَلَمْ يَتَّخِذْ وَلَدًا وَلَمْ يَكُنْ لَهُ شَر۪يكٌ فِي الْمُلْكِ وَخَلَقَ كُلَّ شَيْءٍ فَقَدَّرَهُ تَقْد۪يرًا ﴿٢﴾

Alemlere uyarıcılardan olması için, kısımlara ayıran//ayrılmış /fark(lar)ı ortaya koyan
o şey??_Furkan)’ı kuluna indiren (ALLAH) pek kutludur.
Yerin ve göklerin mülkü ona aittir.
Ve o bir oğul(da) edinmiş değil
Ve ona mülkünde bir ortak da yoktur.
Ve o her şeyi bir ölçü ile ölçülendirendir.
(belki??_ genel bir ölçü üzerinden orantı verendir
Ör: Meyve ile, el içi/avuç ölçüsündeki oran/at ile insan uyumu, yaprak ile meyvesi v.s)

3. (onlar); hiçbir şey yaratamayan, bilakis kendileri yaratılmış olan, kendilerine bile ne zarar ne de fayda verebilen, öldürmeye, hayat vermeye ve ölüleri yeniden diriltip kabirden çıkarmaya güçleri yetmeyen ilahlar edindiler.

Kafirler, bu (??) sadece bir yalan/-a çeviri/ döndür-ü-mek (-ten ibaret)’tir dediler.
Onu iftira ediyor.
Ve onu başka bir kavmin üzerine (yıkmaya??)
ona avanelik ediyor/ buna uğraşıyor.
Böylece(diyerek) onlar hiç şüphesiz zülüm ve sahtekarlık yapmış oldular.

Tâ-Hâ Suresi / سُورَةُ طٰه

İndir (PPTX, 334KB)

 بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم
Tâ-Hâ Suresi Meali/Yor(umla)ması

طٰهٰۜ ﴿١﴾
مَٓا اَنْزَلْنَا عَلَيْكَ الْقُرْاٰنَ لِتَشْقٰىۙ ﴿٢﴾
اِلَّا تَذْكِرَةً لِمَنْ يَخْشٰىۙ ﴿٣﴾
تَنْز۪يلًا مِمَّنْ خَلَقَ الْاَرْضَ وَالسَّمٰوَاتِ الْعُلٰىۜ ﴿٤﴾
اَلرَّحْمٰنُ عَلَى الْعَرْشِ اسْتَوٰى ﴿٥﴾
لَهُ مَا فِي السَّمٰوَاتِ وَمَا فِي الْاَرْضِ وَمَا بَيْنَهُمَا وَمَا تَحْتَ الثَّرٰى ﴿٦﴾
وَاِنْ تَجْهَرْ بِالْقَوْلِ فَاِنَّهُ يَعْلَمُ السِّرَّ وَاَخْفٰى ﴿٧﴾
اَللّٰهُ لَٓا اِلٰهَ اِلَّا هُوَۜ لَهُ الْاَسْمَٓاءُ الْحُسْنٰى

1. Tâ. Hâ. (T, H)
2, 3. Biz, Kur’an’ı sana, güçlük çek-, (bedbaht ol-, eşkıya ol-/-lık et …??) esin diye değil, ancak Allah’tan korkanlara bir öğüt olsun diye indirdik.
4. (Kur’an) yeri ve yüce gökleri yaratan Allah tarafından (peyderpey??) indirilmiştir.
5. Rahmân, Arş’a istivâ etmiştir??/seviye vermiştir
6. Göklerde, yerde ve ikisi arasında bulunan şeyler ile toprağın altında olanlar (da??) hep O’nundur.
7. Eğer sen, sözü? açıktan söylersen?, bilesin ki O, gizliyi de, gizlinin gizlisini de bilir.
8. Allah, kendisinden başka ilâh olmayandır. En güzel isimler O’na mahsustur.

İsrâ Suresi / سُورَةُ بنى اسرآئيل / الإسرَاء

İndir (PPTX, 2.62MB)

İsrâ Suresi / سُورَةُ بنى اسرآئيل / الإسرَاء

سُبْحَانَ الَّذ۪ٓي اَسْرٰى بِعَبْدِه۪ لَيْلًا مِنَ الْمَسْجِدِ الْحَرَامِ اِلَى الْمَسْجِدِ الْاَقْصَا الَّذ۪ي بَارَكْنَا حَوْلَهُ لِنُرِيَهُ مِنْ اٰيَاتِنَاۜ اِنَّهُ هُوَ السَّم۪يعُ الْبَص۪يرُ ﴿١﴾
وَاٰتَيْنَا مُوسَى الْكِتَابَ وَجَعَلْنَاهُ هُدًى لِبَن۪ٓي اِسْرَٓاء۪يلَ اَلَّا تَتَّخِذُوا مِنْ دُون۪ي وَك۪يلًاۜ ﴿٢﴾
ذُرِّيَّةَ مَنْ حَمَلْنَا مَعَ نُوحٍۜ اِنَّهُ كَانَ عَبْدًا شَكُورًا ﴿٣﴾
وَقَضَيْنَٓا اِلٰى بَن۪ٓي اِسْرَٓاء۪يلَ فِي الْكِتَابِ لَتُفْسِدُنَّ فِي الْاَرْضِ مَرَّتَيْنِ وَلَتَعْلُنَّ عُلُوًّا كَب۪يرًا ﴿٤﴾
فَاِذَا جَٓاءَ وَعْدُ اُو۫لٰيهُمَا بَعَثْنَا عَلَيْكُمْ عِبَادًا لَنَٓا اُو۬ل۪ي بَأْسٍ شَد۪يدٍ فَجَاسُوا خِلَالَ الدِّيَارِۜ وَكَانَ وَعْدًا مَفْعُولًا ﴿٥﴾

1. … ona ayetlerimizden gösterelim diye
(Muhammed) kulunu Mescid-i Harâm’dan, çevresini mübarek kıldığımız Mescid-i Aksâ’ya (uzaktaki, ucada, uç noktadaki mescid) götüren Allah noksan sıfatlardan münezzehtir; O, gerçekten işitendir, görendir.
2. Biz, Musa’ya Kitab’ı verdik ve İsrailoğullarına: «Benden başkasını dayanılıp güvenilen bir rab edinmeyin» diyerek onu (Kitab’ı) bir hidayet rehberi yaptık.
3. Zürriyetleri, Kimi ki Nuh ile birlikte/ Nuh’un yanında (-ki kimdi? ve bu hitap kime?) taşıdık. (Bilin ki (siz)) Gerçekten o (kişi) (sizin ata babanız) çok şükreden bir kul idi. (Şimdi siz, Nuh ile taşıdığımız o kişinin zürriyeti, iyi dinleyin!??)
4. Biz, Kitap’ta İsrail oğullarına(onlara): Sizler, yeryüzünde iki defa fesat çıkaracaksınız ve azgınlık derecesinde bir kibre kapılacaksınız, diye kaza ettik.
5. Bunlardan ilkinin zamanı gelince, üzerinize güçlü kuvvetli kullarımızı gönderdik. Bunlar, evlerin arasında dolaşarak (onları) aradılar. Bu, yerine getirilmiş bir vaat idi.

Âl-i İmrân Suresi / سُورَةُ آل عِمرَان

İndir (PPTX, 445KB)

الٓمٓۚ ﴿١﴾

  1. Allah, yoktur (ondan başka) ilah (falan), yalnız o vardır. Hayatta(yaşıyor), ve  ayakta(faaliyet halinde)’dir.
  2. Kitap o ki(onu) sana, el  ara-sındakini (ele aldığını)( neyi? başka hangi bir kitabı?)  desteklesin diye,  bir  gerçeklikle  indirdi,

…ve Tevrat’ı  ve İncil’i (de./ …

1- ele aldığını / elinin altındakini?,

2- aynı böyle,  biri diğerini? desteklesin diye) indirdi

İnanlara (İncil ve İsa) öncesinden yol göstersin diye, ve(böylece) Furkan’ı indirdi.

Biz  Musa’ya Tevrat’ı ve Furkan’ı ver-miştik

(50.Ayet; ve İsa: ‘Size haram olan bazı şeyleri helal yapmak üzere gönderildim. Ve bendeki şey (İncil), Tevrat–tan desteklidir.)

Allah’ın âyetlerini inkâr edenler için şiddetli bir azap vardır. Allah, suçlunun hakkından gelen mutlak güç sahibidir.

  1. Şüphesiz ki ne yerde ne de gökte hiçbir şey Allah’a gizli kalmaz. (örtbas edilemez)
  2. Rahimlerde (de??) sizi dilediği gibi tasvir eden, (kaşın, gözün renk veren) O’dur. O’ndan başka ilâh yoktur. O mutlak güç ve hikmet sahibidir.
  3. Sana Kitab’ı indiren O’dur. Onun bazı âyetleri muhkemdir ki, onlar ana kitap (kitabın aslı)’dır. Diğerleri ise teşbih/ benze??tmelere dayanır. Kalplerinde eğrilik olanlar, fitne çıkarmak ve onu tevil etmek için ondaki teşbih  âyetlerinin peşine düşerler.?? Halbuki Onun tevilini ancak Allah bilir. İlimde yüksek pâyeye erişenler ise: Ona inandık; Hepsi?? Rabbimiz tarafındandır, derler. ancak aklıselim sahipleri düşünüp anlar.