Etiket arşivi: Kur’anı kerim tefsiri

Necm Suresi / سُورَةُ النّجْم

İndir (PPTX, 533KB)

 بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم
Necm Suresi Meali/Yor(umla)ması (2000-17?/-18?!/-19!!/-20!!!)

وَالنَّجْمِ إِذَا هَوَى ﴿١﴾
 مَا ضَلَّ صَاحِبُكُمْ وَمَا غَوَى ﴿٢﴾
وَمَا يَنطِقُ عَنِ الْهَوَى ﴿٣﴾
إِنْ هُوَ إِلَّا وَحْيٌ يُوحَى ﴿٤﴾
عَلَّمَهُ شَدِيدُ الْقُوَى ﴿٥﴾
ذُو مِرَّةٍ فَاسْتَوَى ﴿٦﴾

Ve o parçalı şey’in aşağı gelip geçmesine/ yukarı çıkıp gitmesine
النَّجْمِ_ kesik kesik, parçalı–, (–ışık verir yıldız), taksit, parçalardan oluşan şey
Sahibiniz delalete düşmemiş, ve azmamıştır da.
Zevkinden nutuk atmıyor
Onun nutuk atması vahiy edilmiş bir vahiydendir.
(O’nun söyledikleri), sadece O’na vahyolunan bir vahiyden dolayıdır.)
Ona güçlü kuvvetli/ gücü kuvveti yerinde(olan) [ki(m) o …] bildirdi.
Öyle (güçlü ve kuvvetli olan ) göründü/ kendine yer etti/yerleşti (tabiatta yer tuttu)/ kendini öyle gösterdi/benzeşti

Ve o yüksek ufuklayken (gözün ulaştığı son en yüksek bir yerdeyken)
Öylece indi/süzüldü (oradan doğru)(ona doğru)
Çok yakınlaştı… Ve oldu iki kavis(ara/ yer) veya kavislere yakın
Bu yolla (böylece) vahiy olunacak şey kuluna vahiy edildi.
Onun gönül gözü gördüklerini yalanlamadı (hayaldir demedi)
İnkar edeceği bir durum değildi. Hayal değildi.
أَفَتُمَارُونَهُ عَلَى مَا يَرَى ﴿١٢﴾
(Öyleye biraz daha bilgi… eğer tartışacaksanız…)
İnişin sonu (inişin sonuydu)
Yanı sıra Sidre??nin çıkışı
Sidre??den çıkış
Bunun da yanında (ayrıca) kapalı/saklı sığınak (sanki)
O sidre (ortam) bürülüydü, kaplayan kaplamıştı/örtmüştü (yani, kapalı/ üstü örtülü bir yerdi)
Bakış (geçinceye) kadar kaymadı, (geçince de) uzatıp (ardından da) bakmadı.
Ant olsun ki büyük (olan) Rabbinin kanıtlarından ( Rabbinin var olduğunun kanıtlarından/ayetlerinden birini) görmüştür.

Nûr Suresi / سُورَةُ النُّور

İndir (PPTX, 232KB)

 بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم
Nûr Suresi Meali/Yor(umla)ması

سُورَةٌ اَنْزَلْنَاهَا وَفَرَضْنَاهَا وَاَنْزَلْنَا ف۪يهَٓا اٰيَاتٍ بَيِّنَاتٍ لَعَلَّكُمْ تَذَكَّرُونَ ﴿١﴾
اَلزَّانِيَةُ وَالزَّان۪ي فَاجْلِدُوا كُلَّ وَاحِدٍ مِنْهُمَا مِائَةَ جَلْدَةٍۖ وَلَا تَأْخُذْكُمْ بِهِمَا رَأْفَةٌ ف۪ي د۪ينِ اللّٰهِ اِنْ كُنْتُمْ تُؤْمِنُونَ بِاللّٰهِ وَالْيَوْمِ الْاٰخِرِۚ وَلْيَشْهَدْ عَذَابَهُمَا طَٓائِفَةٌ مِنَ الْمُؤْمِن۪ينَ ﴿٢﴾
اَلزَّان۪ي لَا يَنْكِحُ اِلَّا زَانِيَةً اَوْ مُشْرِكَةًۘ وَالزَّانِيَةُ لَا يَنْكِحُهَٓا اِلَّا زَانٍ اَوْ مُشْرِكٌۚ وَحُرِّمَ ذٰلِكَ عَلَى الْمُؤْمِن۪ينَ

1. (Bu) Bizim inzâl ettiğimiz ve (hükümlerini üzerinize) farz kıldığımız bir sûredir. Belki düşünüp öğüt alırsınız diye onda açık seçik âyetler indirdik.
(Nür/ışık) Sure o ki onu indirdik, ve onu farz yaptık ve onda açık seçik ayetler indirdik
2. Zina eden kadın ve zina eden erkekten her birine yüz sopa vurun; Allah’a ve ahiret gününe inanıyorsanız, Allah’ın dininde (hükümlerini uygularken) onlara acıyacağınız tutmasın. Müminlerden bir gurup da onlara uygulanan cezaya şahit olsun.
3. Zina eden erkek, zina eden veya müşrik olan bir kadından başkası ile evlenmez; zina eden kadınla da ancak zina eden veya müşrik olan erkek evlenir. Bu, müminlere haram kılınmıştır. *