Türkçenin isim ve fiil çekim prensipleri nelerdir?, Türkçe nasıl bir dil?

Yardımcı fiiller neydi?
Bazen bir isim, bazen bir sıfat/sayı…’dan cümleler;

Ör: O çaresiz (er)i-di/ oldu/ kaldı/ bulundu vs.
Veya bir tarzla çekimlenmiş fiillerden, birleşik tarzlı çekim;

Ör: Çalışır (er)i-miş , Çalışır ol-muş
ya da sadece zaman çekimi;

Ör: Çalışır (er)i-di./ bulundu / bulunacak/ olacak
Yine, bu bir tarza bağlı fiillerden bir kip elde edebilmek;

Ör: Çalışır ol-abilir/-malı/-sa(keşke)/-a …vs. için yardımına baş vurulan fiillere yardımcı fiiller denir.

Türkçede bu fiiller; (er)i, ol, kal, bulun, … gibi fiillerdir.

Not: Türkçenin temel yardımcı fiili ‘er-…’ (olmak/ yer almak/ bulunmak) fiilidir.
Not: Türkçede devam tarzı eki ilkin ‘…-ür’ (-yor) (oluyor)
bitmiş tarz eki ilkin ‘…-ük’ (-miş) (olmuş/oluk) ekiydi.
+________
er-ük / er-ür   Ya da;

ar-ük / ar-ür
+_________Ya da birlikte;

— -k ar-ür
— -k ar-ük

Durum fiili;
Mastar: er-mek_ yer almak, olmak, bulunmak, …
Devam eden durum: er-ür _ yer alıyor, oluyor, bulunuyor, … erür, arür, …
Bitmiş durum: er-miş _ yer almış, olmuş, bulunmuş, … ermiş, armış,…
Bitik durum: er-ük _ yer alık, oluk, bulunuk, … erük, arük, uruk

Örnek; Bodun_boy, millet, kavim

İsmin (erük) durumu; bodun-erük
bodunuruk
bodunuk _ boy yer alık/ yer almış/ olmuş/ bulunmuş
İsmin (erük erür) durumu; bodunuk arür _ boy yer almış bulunuyor
k erü bodunkarr
k er bodunkar
g e bonunga ———( bizirike_biz erük-e_bize (yazıtlardan))
e boduna
——————————————————————————– kalıplaşmış bir ifade ———-
içük (iç)
içk-er-ük ( içeri )

içk-er-ük-erük

içk-er-ik—ik

içk-er-iy—i-  ( iç yer alık olmuş ) Ali (—– içeriyi ——–) sildi. 

içk-er-ük-er-ür

içk-er-ik -er-

içk-er-iy -e  ( iç yer almış oluyor ) Ali ( —— içeriye ———) girdi. 

 

içük-er-it-ük  ___ içk-er-it-ek ___   içk-er-id-e-    ( içi yer edik / yer etmiş )    Ali (——– içeride ———-) bekledi.

içük-er-it-ük-ük___ içk-er-it-ek-ik___içk-er-it-ek-i

 

taş (dış)

taş-ük ______taşık ______ taşıy _______ dış olmuş

taş-ük arük __ taşkaruk ___ taşgaru ______ dışarı
Ali dışarı çıktı

taş–k-arük-arük __taşkarık-ık __taşgarığıy __dışarıyı
Ali dışarıyı temizledi.

taş–k-arük-arür __taşkaruk-ar __taşgaruya __dışarıya                Ali dışarıya çıktı.

…çıktığı yer dış(ık)_ar_ı(k)_(ı)s_ı(g) oluyor.
… çıktığı yer dışarısı oluyor

Yazıtlardan ( Moğolistan );
bir’ig’er’ü kün    ortu’_s’__’ ır’ig’ ar’ u_
kur’ığ’ar’u kün     bat’_s’ık’ ır’ig’ a_’_ _
yın’ğ’ar’u tün      ortu’_s’__’ ır’ig’ ar’ u_
önğre kün           toğ’ _s’ık’ ın’_’-ğ’ a_’_ _
+——————————-
’_s’ık’ ın’ ır’ig’ ar’ u

Ör:             taş’ık ar’ık’ _s’ık’ ın’ ır’ig’ ar’ u
taş’_k ar’ı_’ _s’ı_’ _n’ _’_g’ a_’ _
dış’__ ar’ı_’ _s’ı_’ _n’ _’__’ a_’ _ ( dışarısına )

Ör:              iç’ük er’ük’_s’ük’ _n’ er’it’ ük’ __’ ük
iç’_k er’ig’_s’ig’ _n’ er’it’ ek’ __’ ig
iç’__ er’i_’_s’i_’ _n’ __’_d’ek’ __’ i_

iç’ük …= iç
iç’ük er’ük’… = iç yer almış ( içeri )
iç’ük er’ük’_s’ük’…= iç yer almış’ı / yer almışsı olmuş ( içerisi )
iç’ük er’ük’_s’ük’ _n…= iç yer almış’ı / olmuş olan ( içerisi olan )
iç’ük er’ük’_s’ük’ _n’ er’it’ ük’ …= iç yer almış’ı olan yer edik ( içerisinde )

Konuya bir de şöyle yaklaşalım. Mesela ‘sararmak, kızarmak, bozarmak, yeşermek…’ gibi mastar halinde olan fiiller. Bu fiiller fiil çekimlerinde, ‘sararır, sararıyor, sararmış, sararık…’gibi çekimlenirler.
‘sararır’ veya ‘sararıyor’ çekimli yapısını ele alalım.
‘sararıyor’_ ‘Onu her gördüğümde benim yüzüm sararıyor’
‘Sarı(g)’ renk adından oluşturulmuş bu çekimin eski biçimi ‘sargarur’dur. Açılımı ise ‘sarıg-arür’ şeklinde olur. Yani, ‘sarı oluyor’
yani, ‘sarıg erür’
Demek ki yapıda bir ‘er’ yardımcı fiili ve ‘-ür’ (-yor) devam tarzı eki bulunur. ‘sararık’ yapısına ise yine bir ‘-er’ yardımcı fiili ve ‘-ük’ bitmişlik eki vardır.
Aynı biçimleri yön bildiren sözcüklerle de kullanabiliriz. Eski biçimiyle,
taş (dış)
taş-ık (dış oluk/ dış olmuş/ dış)
taş’ık ar’ür (dış oluyor)
taş’ık ar’ük (dış oluk/ dış olmuş)
Yine,
iç’ük er’ür_ ‘Ali içkerür geldi. ( Ali iç oluyor geldi.)
iç’ük er’ük_ ‘Ali içkerük geldi.’ (Ali iç oluk/ iç olmuş geldi)
Bu arada, ‘… ortusungaru, …birgerü…’ gibi yapılarla benzerliği fark ediyoruz. Öyleyse ‘-garü, -gerü’ eki de
-ük’ar-ür veya
-ük’ür-ük şeklindeydi. Yine, ‘-gar??’ eki de öyle.
Buradan da, aslında yönelme hali eki ‘–ka’ daki ‘-k-’ ekininin tesadüfi olmadığı sonucuna varılır.
Peki –k (-ük) eki belirlilik takısıydı? Yani, aynı anda hem –i (ük) ve hem –a (ka) hali nasıl olur?

Durum şöyle, -ga/-ka (-ük’ar-) yapısı aslında –i ve –e halinin birleşimidir. Ve belirli veya tanıdık bir eşyanın -e halindeki kullanımıdır.

Yani ben, ‘Ali ata (atga) bindi.’ derken, siz bu atı tanıyorsunuz aslında.
yine, ‘Ali atı (atıg) bindi.’ derken de siz atı tanıyordunuz.

Eğer ben, ‘Ali bir ata bindi.’ demiş olsaydım atın belirsiz bir ‘at’ olduğunu vurgulardım.
yine, ‘Ali bir atı bindi’ dersem de aynı, ‘at’ gene belirsiz bir ‘at’ olurdu. Buradan da demek ki (Türkçe için) isimler -i akuzatif ve –e datif hallinde ‘bir/ herangi bir’ sözcüğü kullanılırsa ifadeler belirsizlik bildirebilir.
Bütün bunların birebir karşılığı ise…
Ali bir at gördü. (yalın durum ‘at’)
Ali atıg bindi._bindiği şey at oldu. Yine, ‘Ali at oldu/ …at olmuş bindi.’ Veya ‘…attı bindi’
Ali atıga bindi._bindiği şey at olmuş oluyor. Gibidir.

Türkçe için,
Demek ki ismin; -i ve –e hallerinin kökeni ‘er-’ yardımcı fiiline ekli tarz eklerinden (-ük, -ür eklerinden) gelmekte. Bunlar ise eski biçimleriyle ‘erük’ ve ‘erür’ şeklindeydiler. Bu gün ise,
erük_ olmuş, bulunmuş/ bulunuk, yer almış/ yer alık,
erür_ oluyor, bulunuyor, yer alıyor… gibidirler.

Bu arada, aynı yapılar fiil çekimleriyle de kullanılırdı, kullanıldıklarında ise fiillerle kastedilen hareketin bitmiş (erük) ve devam (erür) tarzlarını verirlerdi.

__O sırada Ali çoktan gidikti. Yani, …gitmişti.
__Eve girdiğimde ışıklar sönüktü.

sönmek_ sönük
ermek_erük (yer alık, bulunuk, oluk/ yeralmış, bulunmuş, olmuş)

__ Ali atı bindi.
__Ali atıg (at erük–atık) bindi._ Ali at yer almış (şey) bindi._…bindiği şey at yer alık/ at oluk, olmuş, olup

__Ali ata bindi.
__Ali atga (atıg erür) bindi._ Ali atıg yer alan/ yer alıyor olan bindi._ bindiği şey at yer alıyor./ at yer alık oluyor
atıgarur
atıgar
atıga
atga
ata
İsmin hali/ durumu;
-i hali; (belli, belirli, bildik, tanıdık, bulun-(d)-uk, yer alık nesne)

Bitmiş tarz; erük/ uruk, uk ( Türk bodun-uruk/ bodun-uk_ Türk millet olmuş )

ör; Men at-ık körtüm_ ben at oluk/ at olmuş gördüm.
Ben gördüm o şeyi ki o at olmuş/ at bulnmuş/ at yer almış.

-e hali; (belli, belirli, bildik, tanıdık, oluşmuş, yer alık/ almış bulunan/ bulunuyor olan nesne)

Bitmiş tarz-da…; -ük
…Devam eden; -ük arür ( -karür/ -karü/ -garu, -gar, -ga, -a )

ör; Men atıka bindim._ Ben ( o an ) at yer almış bulunan bindim.
_ Bindiğim şey o an at yer almış bulunuyordu.
_ O şey ki at yer alıyordu

Bu arada konudan ayrılmadan Türkçenin çekim ekleriyle ilgili şunu da belirelim.

Yukarıdan beri gördüğümüz üzere çekim ekleri hecelerine bölünürken kapalı hece bölünmesi gerçekleşti. Yani hecelerin sonu açık değildi. Örneğin,

‘dışarıdaki’ söz çekimi; dı’şa’rı’da’ki gibi açık heceyle değil, dış’ık’ar’it’ak’ik gibi bölündü.
Bu durum dilin oluşum esnasındaki eklerin gökenleriyle alakalıdır. Aynı şey çekimli fiil yapılarında da vardır. Örneğin,
‘yazdırıldı’ çekimli fiil yapısı, burada da yine yaz’dır’ıl’dı şeklinin aslı; yaz’it’ür’il’it’ük gibidir.
Yine bu da dilin oluşum esnasındaki eklerin gökenleriyle alakalı bir durudur.

Bunları bilmenin ise şu faydası olabilir. Eklerin zamanla yumuşayıp sonra erimesi sonucu mevcut bölgü yazımda veya konuşmada kolaylık sağlayabilir, fakat yeni sözcüklerin türetiminde kapalı hece, sonu sessiz bir harfle bitme durumu, eklerin kökeninin bilinmesi, kelime türetme açısından kolaylık sağlayacak.
Şöyle, ‘bilgi’ sözcüğündeki –gi ekini tek bir ek gibi bilmek yerine birleşik bir ek ‘bil-ük-ük’ olduğunu bilmek sözcük türetimi açısından faydalı olabilir.
Konumuza dönebiliriz…

Öyleyse şöyle devam edelim. İsmin –e hali öznenin bir hareketi yaparken yapmış olduğu yönelme veya yaklaşma hareketlerinden dolayı oluşmamıştır. Ve hem yönelme veya yaklaşma hareketleri birer fiil, ayrı birer fiildirler.
Yani, ‘Ata bindim’ derken, ‘Ata yönelip bindim.’ ‘Ata yaklaşıp bindim.’ kastedilmez.

Yukarıdan da gördüğümüz gibi ismin çekimlerini daha doğrusu hareketten kalan durumunu, tabiat içerisineki durumunu veya tarzını yine durum fiilleri, yardımcı fiiller karşılar.
‘Atı bindim.’ derken, ‘bindiğim şey at oldu/ at olmuştur.’
‘Ata bindim.’ derken, ‘bindiğim şey at oluyor’ denilmek istenir.

Demek ki ortada bir geçmiş eşya ( at ), birde devam eden ya da, devam ettiren, varlığını dil sahasında devam ettiren bir eşya (at) vardır.

İşte bu yüzden isimleri kategorilerine ayırırken, ismin durumları/ halleri veya isimlerde tarz demek yeterlidir.

Bu arada ismin –i ve –e hallerinde özne eşya üzerinde etkin değildir. Eşya kendisi ya yer almış, veya yer alıyordur.
İsmin –de durumunda ise yine bir bulunma ve buna bağlı bir devamlılık vardır. Farklı olarak eşya (özne olan eşya) bulunduğu yer/zaman/ şahıs üzerinde etkin haldedir. Yani eşyanın kendisi bu yere yer etmiştir.
İsmin -de hali/ durumu;
-de durumu;
içeri_ iç’ük’er…ük ( içkerig ) ( iç’ik/-g-ğ-y-i yer alık )

içeride_ iç’ük’er…it’ük ( içkeriteg ) ( iç’ik/-g-ğ-y-i yer edik )

içerideki_ iç’ük’er…it’ük’ük ( içkeritekig ) ( iç’ik/-g-ğ-y-i yer edik bulunmuş/ olmuş…)
‘ İçerideki adam_ içi yer edik bulunmuş adam’

Örneğin;
…. bil(i)ti(k) er(i)ti(k)m
bildi idim
bildiydim

Ör; Men bilikig bil(i)ti(k) Ya da, Men bilikig bil(i)ti(k) er(i)ti(k)/ ertik/ erti
Ben bilgiyi bildi (m). Ben bilgiyi bildi idi (m)

Sen bilikig bil(i)ti(k)-n mı?
Sen bilgiyi bildi (n) mi?

Yine;
Men bilikig bilmiş Ya da, Men bilikig bilmiş er(i)ti(k)/ ertik/ erti
Ben bilgiyi bilmiş (m). Ben bilgiyi bilmiş idi (m)

Tablo üzerinde biraz konuşalım.
Dikkat edersek tablo tarz eklerinin işletildiği bir tablo olarak yer aldı. Ve fiiller hareket ve durum fiilleri diye ayrıldı. Yani tarz ekleri bu hareket ve durum fiillerine ilişik vaziyettedir. Tarz kısmı ise devameden hareket veya durum, ve bitmiş hareket veya durum olarak kısımlandı. Fakat tabloyu incelediğimizde şimdiki zaman ve geçmiş zamanlı ifadeler tablodan bulunabilmektedir. Öyleyse zaman nedir ve dilde nasıl yer alır?
Şöyle diyelim –dı gemiş zaman ekinin aslı –(i)tük’tür. Yani ek birleşik yapıdadır. Ve iki ayrı parçadan oluşur. Bunlardan birincisi –(i)t eki, hareketi gemişe götürme algısınını verebilen bir ek, ikincisi ise –ük bitmişlik ekidir. Bu ise ‘sönük, çizik’ sıfat fiillerinde olduğu gibi hareketin eşya üzerinden geçtiğini bildiren bir sıfat fiil ekidir. Bunun yerine, -miş, eki de kullanılabilir ve ifadeler; ‘çizik, sönük, sönmüş’ şeklinde de kullanılabilirler.
Öyleyse –dı eki –dık ekinden gelir. –Dık eki ise sıfat fiil ekidir. Sıfat fiiller ise biz zaman bildirmezler. –Dık’tan önce -(?)t eki vardı ve bu ek bir fiildi yine fiiller anlam olarak geçmişle ilgili bir algı oluştursa da gemiş zamanı kurmak veya oluşturmak için ortaya çıkmazlar. Demek ki ek (-dı?/-dık eki) bitmişlik ekidir. Yani Türkçede geçmiş zamanı bitmişlik eki karşılar.
Yine öyleyse Türkçede, …, … fiil çekimlerinde kurgu başlangışta devamlılık ve bitmişlik üzerindedir.
Bundan sonra, eğer Türkçeyi öğrenmek isteyen biriyseniz 21. yüzyıl Türkçesi için şöyle yaparsınız.
Fiil çekimlerinde fiiller hareket fiilleri ve durum fiilleri diye iki kısma ayrılırdı. Hareket fiilleri; çalışmak, okumak, yazmak, gitmek, gelmek…, gibi fiiiller. Durum fiilleri ise; olmak, bulunmak, yer almak veya yer etmek, kalmak, görünmek, durmak…, gibi fiillerdi. Durum fiiili ilkin ‘ermek’ fiili olmuştur. Ve bugünkü (mevcut, var) bulunmak, (zaten) yer almak anlamındadır.
Türkçede tarz ekleri bölgelerine göre değişiklik göstersede aynı işlevi görürler.

Devam tarzı ekleri; -ür, -yor, -yaar, -yap, -an… gibi ekler iken,
Bitmiş tarzın ekleri; -mış, -ip, -gan, -d-ık, -ık… gibi eklerdir.

Bundan sonra bu ekler hareket ve durum fiillerine eklenirler. Eklendiklerinde ise yukarıda fiil çekimi tablosunda olduğu gibi görüntü kazanırlar.
Dikkat edersek Türkçedeki zaman tabloları hep bu temel tablo üzenden yani, bir tarza bağlı hareket ve durum fiillerinin karşılıklı bir şekilde birbiriyle eşleştirilmesiyle oluşturulur.

Hareket fiili Durum fiili
Devam tarzı; kel-ür/
-yor er-ür/ irür ( yer alıyor/ oluyor/ bullunuyor )
—————————————————————-
Bitmiş tarz; kel-miş er-miş/ imiş ( yer almış/ olmuş/ bulunmuş )
-(ü)ken er-(ü)ken
kel-it-ük er-it-ük ( yer edik/ olduk / bulunduk)
er- t-i_
e–d-i_
i_-d-i_

kel-ük er-ük ( yer alık/ oluk/ bulunuk)

İş bu şekliyle ele alındığında bir süredir söylemeye çalıştığımız üzere Türkçede zaman olayı zaman çizgisi şeklinde ( geçmiş – şimdiki – …) değil, bir devamlılık ve bir tamam olma yani devam etmeme üzerine kurguludur. Ve bu ister hareket fiili veya durum fiili olsun.
Şöyle bakalım,
Bir iş veren olsun ve bu iş verenin çalışanları olmuş olsun. Günün sonunda çalışanlarla ofisinde toplantı halinde bulunsun. Çalışanlarının işlerini çalışıp çalışmadıklarını öğrenmek istiyor diyelim. Ve soruyor …
İş veren; Ali sen …?
Ali; Çalışıyorum.
İş veren; Veli sen …?
Veli; Çalışmışım/ çalışmışam/
İş veren; ya siz …?
Çalışmışız/ çalıştık

İfadeleri gördük. Şunu anlıyoruz, bütün bu ifadelerde bir zaman olayı bulunmamakta. Konu mevcut durum üzerinde (sıfatlar üzerinde, ‘hala çalışan’ ve hazırda ‘çalışmış olan’ insanların durumları) üzerinde konuşulmakta.