as
Bir durumun, diğer bir durumda olduğu gibi gerçekleştiğini belirtirken,
Herkesin ülkesini sevdiği gibi bende ülkemi severim.
_ I like my country as everybody does it
like
Bir durumun diğer bir durumla, benzer şekilde gerçekleşmesini belirtmede...
Ben de senin gibi (benzer şekilde) düşünüyorum.
_ I am thinking about it. like you.
as if / as though
Bir durumun diğer bir durumla benzermiş/aynıymış gibi gerçekleştiğini belirtmede...
Sanki beni tanımıyormuşsun gibi konuşuyorsun
_ You are speaking as if/as though you didn’t know me.
on the assumption that
Bir durumun varsayıldığı şekilde diğer durumla bağdaştırılabileceğini belirtmede...
Sende beni özlemişsindir diye sana geldim.
_ I’ve come to you on the assumption that you missed me.
so........that
Bir durumun diğer bir durumla aynı biçim/ yöntemle gerçekleştiğini belirtmede...
Öyle yorgundum ki hemen uyudum.
_ I was so tired that I fell a sleep.
the way (that)
Bir durumun diğer bir durumla aynı yolla gerçekleştiğini belirtmede...
Bu problemi senin çözdüğün gibi (yolla) çözdüm.
_ I solved the problem the way that you did.