Burası, şurası, orası, ilerisi,... gibi bir yerin adını temsilen söylenen sözlerdir.
Etiket arşivi: zamirler
english turkish grammar, Genel, ingilizce türkçe dil bilgisi, şahıs zamirleri, türkçe dil bilgisi, türkçe dil bilgisi konuları, zamirler
Belgisiz zamirler (indefinitive)
Arkadaşlarımın hepsi partiye geldi.
_ All of my friends came to the party.
--------------------------------------Bir hikaye-------------------------------
(a)................
.Dün gece bir (herhangi bir ) cüzdan kaybettim.
_ I lost a wallet last night.
(some)..........
İçerisinde biraz para(bir kısmı döviz) birkaç kart (bazısı kredi kartı) ve kimlik vardı.
_There were some money, some cards and an idendity card in it.
(somebody)...
Birisi (herkimse-belkide velidir) bulmuş olmalı.
_ Somebody/ Someone must have found it.
(somewhere)..
Onu bir yere (her neresi ise) saklamıştır.
_ He must have hidden it somewhere.
(something)...
Üstüne de bir şey (her ne ise) örtmüştür.
_ He must have covered something on it... Dedi Ali...
...Veli’ye sorduk...
(any)..............
Veli bir şeyler (herhangi bir) buldun mu?
_ Have you found any things, Veli?
(anybody)......
(Hiç) kimse böyle bir şey söyleyemez.
_ Anybody doesn’t say such a thing.
(anything)......
Ben (hiç) bir şey (herhangi bir şey) bulmadım.
_ I haven’t found anything.
(anywhere),...
(Hiç) bir yere de (herhangi bir yere) saklamadım.
_ I haven’t hidden it anywhere.
...gece partide değildim bile sinemaya gitmiştim soralım...
(none)............
Partide beni gören kimse olmuş mu? yok.
_ Did anybody see me at the party ? None
(nobody)........
(bak gördün mü) Beni gören kimse yok.
_ There was nobody to see me.
(nothing).......
Ve de sakladığım bir şey yok.
_ I have nothing to hide.
...hepimiz çok utandık...
The party was fun but we seemed funny._Parti eğlenceliydi fakat biz komik/ gülünç görünüyorduk.
(every)..........
Her insan yanılabilir.
_ Every person can do wrong.
(everybody)..
Herkes cüzdanı aramaya başladı.
_ Everybody started to look for wallet.
(everything)..
Her şeyi altüst ettik.
_ We messed everything up.
(everywhere)..
Her yere baktık ama bir şey bulamadık.
_ We looked for everywhere but found nothing.
...Veli Ali’ye; Gece bir parti düzenledin ...
---------------------------------------------------------------------
(a lot of)........
Birçok insan partiye gelmedi (çoğu gitti).
_ A lot of people didn’t come to the party.
Ve sen çok para harcadın değil mi...?
(much)...........
Peki ne kadar paran var?
_ OK, how much money have you got ?
(little)............
Az (yetmez/ yeterince değil/ yetmeyecek kadar az) mı?
_ Have you got little?
(a little).........
Yoksa, Az (fakat yeterli, yeterince / eh işte! ) mi ? (diyeceksin)
_ Or a little ?
(many)...........
Telefonunda ne kadar/ kaç tane kontörün var
_ How many contours are there in your phone?
(few)..............
Az (yetmez/ yeterince değil/ yetmeyecek kadar az) mı?
_ Have you got few ?
(a few)...........
yoksa Az (fakat yeterli, yeterince/ eh işte! ) mi? (diyeceksin)
_ Or a few?
...Senin evin şehrin dışında en az elli kilometre dolmuşta yoktu.
---------------------------------------------------------------------------------
(who)............
Seni buraya kim getirdi?
_ Who brought you here ?
... Partiye gelenlerden biri.
_One of those who came to the party.
What..............
Ne iş yapar (necidir)?
_ What’s his job?
...Ne iş yaptığını bilmiyorum.
_ I don’t know what his job is.
Which............
Hangi arabayla geldin?
_ By which car did you come here ?
...Hangisi olduğunu bilmiyorum
_ I don’t know which car it was.
aitlik zamirleri, Dil bilgisi, Dil ve anlatım, english tukish grammar, english turkish grammar, Genel, personal pronoun, possessive pronoun, pronoun, şahıs zamirleri, zamirler
Dönüşlülük zamirleri (reflexsive pronoun)
Myself _ (benim) kendim
Yourself _ (senin) kendin
Himself _ (onun) kendi (erkek)
Herself _ (onun) kendi (kadın)
Itself _ (onun) kendi (hayvan, eşya...)
Ourselves _ (bizim) kendimiz
Yourselves _ (sizin) kendiniz
Themselves _ (onların) kendileri
ör: This is my own car_ Bu benim kendi otomobilimdir.
I bought it myself_ Onu (ben) kendim satın aldım.
my own friend/-s _ (benim) kendi arkadaş(lar)ım
your own friend/-s_ (senin) kendi arkadaş(lar)ın
his own friend/-s_ (onun) kendi arkadaş(lar)ı
her own friend/-s_ (onun) kendi arkadaş(lar)ı
Its own leg/-s_ (onun) kendi arkadaş(lar)ı
our own friend_ (bizim) kendi arkadaş(lar)ımız
your own friend_ (sizin) kendi arkadaş(lar)ınız
their own friend/-s_ (onların) kendi arkadaş(lar)ı
english tukish grammar, english turkish grammar, Genel, ingilizce türkçe dil bilgisi, ingilizce türkçe zamanlar tablosu, personal pronoun, pronoun, şahıs zamirleri
Şahıs zamirleri (personal pronoun)
Şahıs zamirleri/ personal pronuns
I_ ben
me_ beni/ bana/ benden
my ........_ benim .......-m
You_sen
you_ seni/ sana/ senden
your ........_ senin .......-(ı)n
He_O (erkek)
him_ onu/ ona/ ondan
his ........_ onun .........-ı
She _ O (kadın)
her_ onu, ona, ondan
her ......._ onun ........ -ı
It _ O (hayvan, eşya)
it_ onu/ ona/ ondan
its ........_ onun ........-ı
We_ Biz
us_ bizi / bize/ bizden
our ........_ bizim ........-imız
They_ Onlar
them_ onları/ onlara/ onlardan
their ........_ onların........-ları
One _ Biri
Ones _ Birileri
Not: My, your, his, her, Its, our, your, their zamirleri hem –in
tamlama durumu hem de -ım/-ın/-ı/-ınız aitlik (possesive) halini
aynı anda verir.
ör: Your friend_ senin arkadaşın.
İngilizcede bu zamirler tek başına kullanılmazlar. Mutlaka bir isim-
den önce gelerek (onları niteleyerek) sıfat görevi üslenirler.
ör: Their son acts in school plays and also plays a game of football.
Onların çocukları tiyatro/ sinema...(oyunları) oynar hem de futbol/ tenis (maçı)...oynar.
ör: My son speaks English. He is almost like a man._ Oğlum İngilizceyi tıpkı/ aynı bir adam gibi her şeyi konuşuyor
Not; One zamirinden sonra isim gelmez. Bir isimden önce one gelirse sayı olur.
Şahıs zamirleri için örnekler:
I am a doctor. Ben bir doktorum.
Are you an engineer ? _ Sen bir mühendis misin?
He is a lawyer. (o erkek) O bir avukat.
She is a nurse. (o kadın) O bir hemşire.
It is a cat. (o hayvan) O bir kedidir.
We are students. (Ali ve ben / Ali, ben, Ahmet...) Biz öğrenciyiz.
Where are you going? (Ali ve sen / Ali, sen, Ahmet...) Siz nereye gidiyorsunuz?
They are at the door now. (Ali ve Ahmet/ Ali, Ahmet, Veli..) Onlar kapıda(dır)lar.
One must do it. Biri bu işi yapmak zorunda. (ben, sen, o, Ali veya veli farketmez birisi)
Ones must do it. Birileri bu işi yapmalı (biz, siz veya onlar yahut sen ve Ali farketmez )