Our team are running very fast._ Bizim takımımız(-dakiler) hızlı koşandırlar.
Topluluk isimleri
(topluca adlandırılan isimler)
İşlev ortaklığı; yiyecek, giyecek, mobilya, beyaz eşya, çöp, süprüntü, bulaşık, çamaşır… gibi isimlerdir
Şekil benzerliği; trabzan, parmaklık, çit, basamak, zincir, gibi isimlerdir.
...ve Soyut isimler v.s.
Buraya kadarki tanımlı örnekler, İsmin tanım ve türleri konusundan alıntı oldu. İngilizce ile yol alalım.
İngilizcede özne-yüklem uyuşması önemlidir. Yani Türkçede,
‘Onlar öğrenci-dir-ler.’ Yerine,
‘Onlar öğrenci-dir.’ Veya,
‘Ali ve Ahmet buraya geliyor-lar.’ Yerine,
‘Ali ve Ahmet buraya geliyor.’ Denebilir. Onlar çoğul şahıs zamiri cümlelerin öznelerinin çoğul olduğunu bildirmeye yeter. Fakat İngilizcede bunun için.
‘They are students.’ veya
‘Ali and Ahmet are students.’ Denmelidir. Bu durumlarda ‘to be’ fiilinin şimdiki zamanda çoğul şahıslar için kullanılan ‘are’ şeklinden yararlanılmış olunur. Örneklerde ise;
Yani İngilizcede bu her üç unsur da çokluk bildiren unsur oldu. İşte özne-yüklem uyuşması demekle, özne tekilse yardımcı fiilde tekil, çoğulsa yardımcı fiilde çoğul olması durumudur.
Fakat, bu durum çokta genel geçer bir durum değildir. Mesela, ‘to have’ yardımcı fiilinin hareket veya durum bildiren ifadelerin kullanıldığı şimdiki zamanında tekillik ve çoğulluk uyumu sadece üçüncü tekil şahıslarda ‘he/ she/ it_O’ zamirlerinde aranır.
Yani, cümlenin öznesi bu zamirlerden biriyle oluşmuşsa ‘to have’ yardımcı fiili ‘has’ olacak şekilde değişir. Yoksa ‘I_ben’ zamiri tekil şahıs zamiri olmasına rağmen yine de ‘have’ şekliyle ifadelerde yer alır..
Öyleyse İngilizcede özne-yüklem uyuşması belli başlı yardımcı fiillerde yerine göre aranmaktadır denebilir. Yani, devam tarzındaki durum veya hareketlerde, yardımcı fiiller.
Şimdiki zamanlarda;
I + am
He/ she/ it + is
We/ you/ they + are
Geçmiş zamanlarda;
I/ he/ she/ it + was
We/ you/ they + were olur.
Örnekler:
I am a doctor._ Ben bir doktor(dur)um
I am going to work._ Ben işe gidiyorum.
They are students._ Onlar öğrencidir-ler
They are playing in the garden._ Onlar bahede oynuyor-lar.
He is ill._ O hastadır.
He is sleeping._ O uyuyor
Şimdi ise konunun başına dönelim.
İsimler;
Sayılabilen (somut) isimler;
At (maddi isim), melek (manevi isim) … gibi. Tekil olduklarında yardımcı fiillerini tekil olarak ( am/ is, was ) ...
The horse was running very fast.
_ At çok hızlı koşuyordu.
...çoğul olduklarında yardımcı fiilini çoğul olarak (are, were) olarak talep ederler.
The horses were running very fast
._ Atlar çok hızlı koşuyor(lar)dı. Gibi.
Sayılamayan (somut) isimler; su, hava, toprak, kum… gibi isimler çoğul halde kullanılmazlar. Bu yüzden yardımcı fiillerini tekil olarak talep ederler.
The water was very cold.
_ Su çok soğuktu.
Fakat, sayılamayan bu isimler ‘ iki bardak su, üç paket margarin, dört kova kum’ diye bir vasıtayla miktarlanmışsa ve bu miktar birden çok ise bu kez vasıta edilen eşyalar sayılabilir, çoğulları yapılır, böylelikle de yardımsı fiilleri ifadede çoğul olarak yer alırlar.
There were two galasses of water on the table.
_ Masanın üstünde iki bardak su vardı.
Kollektif isimler,
Doğal kollektif; Aile, akraba, orman… gibi isimler ve,
Yapay kollektif; Düzine, demet…gibi isimlerdi. Kollektif adların genel özelliklerinden bahsedildiğinde yardımcı fiili tekil, adın kapsadığı varlıkların her birini ayrı ayrı kastediyorsak yardımcı fiili oğul olarak kullanırız.
Our team is strong.
_ Bizim takım güçlüdür.
Our team are running very fast.
_ Bizim takım(dakiler) hızlı koşandırlar. Gibi
Topluluk isimleri,
İşlevsel yakınlığı olan; ‘mobilya, beyaz eşya, müzevher, bulaşık…’
Şekil benzerliği olan; ‘basamak, çit, korkuluk…’ gibi isimlerdi.
Topluluk isimlerinin işlev yakınlığı bulunanlarında, isim birçok varlığı topluca adlandırmasına rağmen yardımcı fiil tekil olarak kullanılır.
My furniture is new.
_ Benim mobilyam yenidir.
Şekil benzerliği olan topluluk isimleri ise istenirse sayılabilirler. Sayıldığında ise sayı birden çok bir sayı ise yardımcı fiiller çoğul olarak kullanılır.
There are two stairs…
_ Çıkmak için iki basamak var.
Fakat bu aynı isimler bir çoğulluk bildirmeden (yani çoğul eki almadan) yalın halleriyle kullanılıyorsa yine de yardımcı fiillerini çoğul olarak talep ederler.
The fencewere very dirty._ Çit(ler) çok kirliydiler.
Bir cümlede yüklemle bildirilen hareket veya duruma muhatap olan, cümlenin üzerine kurulduğu, yüklemle bildirilen hareketin dilsel, ve hem bazen fiziksel yapıcısıdır.
Türkçe ile yol alalım. Mesela ‘yazıyor’ Kim yazıyor? ‘Ali yazıyor’, ‘Ali mektup yazıyor’ Cümlesinde harekete konu unsur Ali'yi Tabiat içerisinde bir mektubu yazarken hayal edebiliriz. Bir başka örnek;
Etken ve ettirgen cümlelerde özne?
‘Ali yazdırıyor’ Kim yazdırıyor? ‘Ali yazdırıyor’, ‘Ali mektubu yazdırıyor’ Bu cümleyi de hayal edebiliyoruz. Yani, karşımızda bir özne ‘Ali’, bir nesne ve belirtilmeyen biri veya bir şey, vardır. Fakat ‘Ali mektup yazıyor’ örneğinde fiille kastedilen hareketin ( yazmak hareketinin ) fiziksel olarak yapanının ‘Ali’ olduğunu bilirken. ‘Ali mektubu yazdırıyor’ örneğinde ‘yazmak’ fiiliyle kastedilen hareketin yapanı belirtilmeyen bir başkası veya bir eşya/ alettir. Yani fiildeki hareketin ‘yazmak’ hareketinin yapıcısı başkasıdır. Fakat cümlenin öznesi yine de Ali’dir.
Şöyle, ‘Ali’, özne, bu cümlede –dır ile bildirilen hareketin yapıcısıdır aslında. –Dır/-tür ise bir dil unsuru, hareketi taşımaya yarayan ek birleşmesidir. Örneklerimiz, ‘Ali mektup yazıyor’ ve ‘Ali mektubu yazdırıyor’ idi. Yani ‘yazmak’ ve ‘yaz-d-ır-mak’
Bir kişi ‘yazdırıyorum’ dediğinde aslında başından ‘dırıyorum/ -türüyorum’ yani ‘-yapıyorum/ üretiyorum’ demek istemiştir. Bundan sonra Ne t-ür-üyorsun? Dendiğinde, ‘yaz-ıt-ür-üyorum’, ‘yaz-t-ür-üyorum’ sadece bu fiili ortaya çıkarıyor, ortaya koyuyorum demek istemiştir.
Yani, Ali, ‘yazıyorum’ dediğinde elinde bir kalem ile hayal edilirken, ‘yazdırıyorum’ dediğinde elindeki şey ‘yazmak’ fiilinin kendisidir. Ve özne olan Ali, bu yazmak fiilini üretiyor, ortaya koyuyor, yapıyor haldedir. Bu tip durumlarda cümlenin kurucu elemanı özne ‘Ali’ hareketin dilsel yapıcısıdır sadece. Fiille( yazmak fiiliyle ) kastedilen hareketin fiziksel veya tabiat yapıcısı ise bir başkası, belirtilmeyen bir başkası, bir başka şeydir.
Bundan sonra eğer ben ‘yazdır-t-tım’ dersem fiille kastedilen hareketin fiziksel yapıcısını da ifadeye veya cümleye katmak istemişimdir demektir. Bu durumda bu birini veya bir şeyi belirtir. ‘Ben mektubu Veli’ye yaz-d-ır-t-tım.’ derim. Burada da yine –dırt ekiyle ben sadece hareketin fiziksel olarak yapılması için yer açar, belirttiğim nesneme, fiili edip bırakırım. Bütün bu dilsel taktikler dilin oluşum aşamasındaki mantığıdır. Özne bir cümlede dilsel hareketleri gerçekleştiren unsurdur. Bu, dilsel hareketler başka, tabiat hareketleri başka şeylerdir demek olur. İşlediğimiz konuda ise dilsel yapıcı ile tabiat yapıcısını ayırt ettik. Ve olaya dil açısından baktığımızdan da cümlenin öznesini dilsel yapıcı olarak kabul ederiz.
Bunlardan başka, ‘yazdır-t-tırdı’ ve ‘yazdır-t-tır-t-tı’ ifadeleri de vardır. İfadeler ise ‘yazdır ettirdi’ ve ‘yazdır ettirtti’ şeklinde açılır.
Buradaki durum ise şöyledir.
‘Yazdır ettirdi’ (yazdırttırdı) derken, özne ( Ali ) ‘etme’ hareketini –d-ır veya –t-ür yapar. Sorusu ise şöyledir. Ne et-türdi? Ali (özne) ne et-türdi?
‘Ali yazdır et-türdi.’ ( yani yazdırttırdı ) ifadede özne ‘yazdır et-’ hareketini –tür ederken hareketi yaz-dır-an bir nesneden bahsetmemiştir. Bu nesne belirtilecek ise ifadeye bir –t eki ilave edilir. ‘yazdır et-tir-t-ti’ (yazdırttırttı) sorusu ise şöyledir.
Ali (öznesi) mektubu kime yazdır ettirtti?
‘Ali mektubu Veli’ye yazdır ettirtti.’ ( yani, yazdırttırttı ) Bu durumda ‘Ali’ hareketi yazdır-ması için Veli’ye edip bırakır. İfadede ‘Ali mektubu Veliye yaz-dır-ttırt-tı’ cümlesinde yer alan Ali ve Veli unsurları cümlede dilsel yapıcılar olarak bulunur. ‘Yazmak’ fiiliyle kastedilen hareketin tabiat yapıcısı genede belirtilmemiştir. Öznenin (Ali’nin) Veli’ye ettirttiği şey ‘yazdır ’ (yazdırmak) fiilinin kendisidir. Bu durumda Veli de fiille (yazmak fiiliyle) kastedilen hareketin tabiat yapıcısı değildir. Yani dilsel yapıcı olarak amaçlanandır. Fakat cümlede nesne, dolaylı nesne göreviyle yer almıştır. Bu cümlenin öznesi, yapının üzerinde bina edildiği unsur, cümlenin kurucu unsuruolduğu için Ali dir.
Aynı durum yani öznenin tabiyat yapıcısı, fiziksel yapıcı olmaması durumu -l (-il ) ekiyle çekimlenmiş fiillerde de vardır.
Olgan ve edilgen cümlelerde özne?
–İl ekiyle çekimlenmiş fiillerin yüklem olduğu cümlelerde özne fiille kastedilen hareketi (kendine) –il’er, takar, takınır, iliştirir, çevirir, döndürür.
Özne + nesne + yüklem
İp + çöz + ildi
Şöyle, ‘İp çöz-ildi.’ (çözüldü) Derken, çöz-meyi kendine taktı, çöz-meyi takındı denmek istenir. Tersinden bakıldığına ise çözmekle kastedilen hareket ipe ilişti anlamını verir.
Yine,
‘Araba boz-ildi’( bozuldu ),
'Kazağım sök-ildi' ( söküldü ) diğer örnekler olsun.
Bütün bu cümlelerdeki ip, araba, kazak sözcükleri ifadede –il ile kastedilen hareketin dilsel yapıcısı olarak yer alır.Tabiatta ise hareket bu varlıklar üzerinde o veya bu sebepten kendiliğinden oluşmuştur.
‘Mektup yaz-ildi’ (yani, ‘yazıldı’ ) Özne yazmak fiilini kendine taktı, takındı veya tersinden bakıldığında ‘yazmak’ fiili mektuba ilişti, takıldı anlamındadır. Bu örnekte de ‘mektup yaz-ildi’ derken, özne olan mektup –il ile kastedilen hareketi dilsel olarak yapar. Ve mektup bir nesne, hareket meydana getirme özelliği olan bir nesne olmamasına rağmen bir bakıma canlıymış gibi ( ki dilin oluşum aşamasında kurgu bu şekilde işler) bir yapıcı, dilsel bir yapıcı olarak kabul edilir.
‘Ali döv-ildi’ (yani ‘dövüldü’) örneğinde de ‘Ali’ hareketi dilsel olarak yapar. Yani, hareketi –il’er. Hareketin (dövmek hareketinin) tabiat yapıcısı ise belirtilmeyen bir başkasıdır. Bu tür cümlelerde bu başkası önemli değil veya bilinmiyordur. Hem zaten cümle bunun için kurulmamıştı. Öne alınan şey Ali’nin dövülmesidir. ‘Ali Veli tarafından dövüldü’ dendiğinde tabiat yapıcısı, fiziksel yapıcı fazladan ifadeye katılmış olur fakat bu önde olan Ali'nin dövülmesi olayını arka planda tutmaz. Yine de vurgulanmak istenen şey Ali’nin dövülmesi olayıdır.
Sonuç olarak dil açısından bakıldığında hareketin dilsel yapıcısı başka, tabiat yapıcısı başka şeylerdir. Araştırma alanımız dil olduğundan dilsel yapıcıyı esas alırız. Ve ifadelerde -il ile kastedilen hareketi yapan unsuru özne, gerçek özne/ gerçekten özne olarak kabul ederiz.
‘Dokun ( bir hareket olan dokun fiili ) masaya ildi/ ilişti/ takıldı/ değdi.’ anlamı alınır. Ve ‘dokun’ fiil kökü bir hareket adı olmasına rağmen cümlenin öznesi olur.
‘Köpekten kork-ildi’ (yani,’korkuldu’) ifadesinde de cümlenin öznesi ‘kork’ fiil köküdür. Bu cümle ‘Kork ( bir hareket olan kork fiili, bu yana) ildi/ ilişti/ takıldı/ döndü/ değdi.’ diye de döndürülebilir.
Bütün bunlara bakıldığında özne bir hareket adı, bir fiilde olabilmekte. Öyleyse özne harekete (-il hareketine) konu, fiildeki kişi, şey veya harekettir.
Edilgen yapılı cümlelerin yükleminde yer alan fiille kastedilen harekete konu olan kişi zamir/eşya, cümlede özne görevindedir ve hareketin eyleyenidir.
Peki, özne nedir? Bir cümlenin yükleminde yer alan fiilde kastedilen hareketin muhatabı, cümlenin kurucu ögesi, yüklemdeki kişi/şey/zamir/konu/durum (subject)' dur.
Fail(yapıcı) ise bir cümlede özne görevinde olsun veya olmasın fiille kastedilen hareketi fiziksel olarak icra eden kişi/ hayvan v.s’dir.
Fail(yapıcı), bir cümlede özne veya nesne olarak görev alabilir.
‘Ali, Veli’ye ödevini yaptırttı’
...cümlesinde yapmayı tür-edip ortaya koyduğu için cümlenin kurucu ögesi (öznesi) yüklemdeki kişi Ali, fiille kastedilen hareketi zihinde yapıp yargıyı tamamlayan fail (yapıcı) ise dolaylı tümleç görevindeki Veli’dir.
‘Ali’ye güven geldi’
cümlesinde, yüklemdeki öge (özne) güven sözcüğü aynı zamanda gelme hareketini yaptığı için cümlenin faili (yapıcısı)‘dir. 'Ali' ise bu cümlede -e (datif) halinde nesne görevindedir.
Yine, ‘Ali‘ye güven-ildi’
cümlesindeki yüklem -il ekleşmesiyle kastedilen harekettir, güven sözcüğü ise Ali‘ye güven geldi cümlesinde olduğu gibi cümlenin öznesi, aynı zamanda yapıcısıdır.
Çatı ekleriyle birleştirilmiş hareketler birleşik olsada cümlenin yüklemini topluca ifade etmez. Bu türden cümlelerde yüklemi sonuncu ekleşme bildirir. Yani, Cam kırıldı cümlesinin yüklemi kırıldı değil –il şeklinde ekleşmiş fiildir ve öge bulmada kullanılan sorular bu ekleşmeye sorulur. Cam ne -il’di?_kır –ildi gibi. Bu durumda da ‘kır’ sözcüğü nesne görevinde bir hareket adı (fiil) olmaktan öteye gitmez.
Bütün bunlardan başka Türkçenin birde –ş ekiyle çekime girmiş fiillerde vardır.
İşteş fiil (reciprocal verb) öznesi nedir?
Öncelikle işteş fiiller ne idi? İşteş fiil, karşılıklı yapılan hareketlerin ifadesinde fiillerin almış olduğu şekildir.
görmek-görüşmek,
bulmak-buluşmak,
selamlamak-selamlaşmak gibi.
İngilizcede bu durum each other zamirleriyle sağlanır.
Ör: Ali and Veli beateach other
_Ali ve Veli dövüştüler.
Gördüğünüz gibi -ş ekinin kullanılmasıyla işteş fiil elde edilir. Tabi bu arada, her işteş fiil karşılıklı hareketleri ifade etmez. Beraber yapma anlamını da verebilir.Koşuşmak gibi.
Yine, işteş fiillerin buraya kadarki örneklerinin fiil köklerine baktığımızda her birinin aslında tek başına gerçekleştirilebilecek fiiller olduklarını görüyoruz.
Bunlardan başka tek başına gerçekleştirilemeyecek fiiller de vardır.Barışmak, tartışmak gibi.
Ali ve Veli konuyu tartıştı
_Ali and Veli discussed the matter.
İşteş fiilli yapılarda şöyle bir durumda vardır.
-şeki;
Özne, hareketini ya bir başka özneyle karşılıklı veya birlikte yapıcıdır.
Ali ile Veli dövüştü.
veya bir nesneye karşı yapıcıdır.
Ali Veli ile dövüştü.
İfadeyi gördük. Demek ki işteş ifadeli fiillerde hareketler karşılıklı veya birlikte yapılırken cümlelerin özneleri birden çok kişidir.
AliileVelidövüştüler. Veya,
AliveVeli ile dövüştüler.
Fakat,
AliVeli ile dövüştü. Örneğinde cümlede ‘Ali’ özne, ‘Veli’ ise ile (-yle) halinde nesne olarak yer almıştır. Fakat fiille kastedilen hareket yine de karşılıklı yapılmış bir hareketi bildirir.
Öyleyse Türkçede, karşılıklı veya birlikte yapılan bir hareketin karşılıklı yapıcılarının bulunmasının yanı sıra tek taraflı bir başlatıcı veye öznesi bulunabilmektedir.
‘Ali Veli ile barıştı.’ Kim barıştı?
‘Ali barıştı’
Buradan da özne, hareketin üzerine kurulduğu, harekete konu unsurdur.
Fiiller anlam özelliklerine göre incelendiğinde bazı fiiller, yalın halleriyle, fiilde bildirilen hareketi özne üzerinde bırakmış olarak bulunurlar. Bunlar; öldü, patladı …, öğrendi, anladı …, kandı …, korktu …, gibi fiillerdir. Bu türden fiillerde özne fiille bildirilen hareketi karşıya, bir nesneye transfer etmez, geçirmez, fiil geçişsiz olarak kalır. Bundan başka bazılarında hareketi karşıya, bir nesneye transfer etmiş halde bulunurlar. Bu fiiller ise; yazdı, taşıdı …, dokundu, baktı …, gibi fiillerdir. Bunlarda ise özne, hareketi karşıya, bir nesneye transfer etmiştir. Ve fiil geçiş bildiren, geçişlibir fiil olarak yer almıştır.
Geçişli ve geçişsiz fiiller (transitive and intransitive verbs) nedir?
Fiilleri sordurdukları sorularına göre sınıflandırırken nesne gerektiren fiiller ve nesne gerektirmeyen fiiller diye iki gruba ayırmıştık. –i halinde nesne talep eden fiiller hariç, diğer; -e ve -den hallinde nesne talep eden fiiller hiç nesne talep etmeyen fiiller geçişsiz fiillerdir. Yani, bu türden fiillerde fiille bildirilen hareket öznede kalır, karşıya, bir nesneye transfer olmaz. Genellikle.
(yer tümleçli) Yönelme (-e hali ) Nereye?:Ulaştı Yönelme –Ayrılma Nereye?/Nereden?:Gitti, geldi, Çıkma (-den) Nereden?:Uzaklaştı vs. fiilleriydi. Geçişli fiiller ise hareketin özneden nesneye geçtiği, taşındığı fiillerdir. Bütün bu fiiller cümlede bir veya birden çok nesne talep ederler. Geçişli fiilleri iki guruba ayırabiliriz. Bunlar, bir nesne talep eden fiiller ve iki nesne talep eden fiiller olarak karşımıza çıkar. Aşağıda bir önceki sayfalardan buraya kopyaladığımız fiil örneklerini göreceksiniz. Parantez içindeki mavi renkli yazılar, fiillerin sonradan iki nesneli fiil haline nasıl geldiğini gösterir. Nesneli fiiller: Akuzatif (-i hali) Kimi? Neyi?:Yaz(dır)dı, taşı(t)dı, tanı(t)dı, kes(tir)ti, öğrendi(to learn)/öğretti(to teach), gördü(to see)/ gösterdi(to show), anladı(to understand)/anlattı(to tell), bildi(to know)/bildirdi(to state). Datif (-e hali) Kime? Neye? Nereye?: Bak(tır)mak, dokun(dur)mak, inan(dır)mak vs. Ablatif (-den hali) Kimden? Neyden? Nereden?: Hoşlan(dır)mak, bık(tır)mak, kork(ut)mak, sakın(dır)mak vs. Enstrumental (ile hali) Kimle? Neyle?: Barış(tır)tı, savaş(tır)tı, dövüş(tür)tü, tartış(tır)tı vs.
Örnekleri gördük;
Geçişli fiil nedir? Geçişsiz fiil nedir?
Fiiller anlam özelliklerine göre incelendiğinde bazı fiiller, yalın halleriyle, fiilde bildirilen hareketi özne üzerinde bırakmış olarak bulunurlar. Bunlar; öldü, patladı …, öğrendi, anladı …, kandı …, korktu …, gibi fiillerdir. Bu türden fiillerde özne fiille bildirilen hareketi karşıya, bir nesneye transfer etmez, geçirmez, fiil geçişsiz olarak kalır. Bundan başka bazılarında hareketi karşıya, bir nesneye transfer etmiş halde bulunurlar. Bu fiiller ise; yazdı, taşıdı …, dokundu, baktı …, gibi fiillerdir. Bunlarda ise özne, hareketi karşıya, bir nesneye transfer etmiştir. Ve fiil geçiş bildiren, geçişli bir fiil olarak yer almıştır.
Geçişli fiillere (-i halinde) nesne alabilen fiiller demek yine, kimi? Neyi? sorularına cevap veren unsura nesne demek?
Bir fiilin geçişli olması demekle, öznenin karşısında durup nesne görevinde yer alan bir isimle fiilin etkileşimi ve bu etkileşimin sonucunda, yani öznenin yapmış olduğu etki sonrasında nesnenin vermiş olduğu tepki kastedilir.
Ali camı kırdı (Neyi kırdı?).
Bu cümlede cam bir nesnedir. Neyi? Kimi? Sorularına da cevap vermiştir. Hareket, bir etki-tepki sonucunda meydana gelen hareketler (fiiller) sınıfında olduğu için geçiş bildiren fiildir. Bu etki ve tepki ile cümlede bir nesnenin var olduğu da bilinir. Yine bu durumda özne, nesne üzerinde etkindir. Yani fiil hareketi bir nesne üzerine transfer eden, geçiş bildiren, geçişli bir fiildir. Bundan başka böyle hareketi bir nesneye transfer etmeyen; öldü, büyüdü, patladı, düştü… gibi fiillerde vardır. Bu tür fiillerde özne hareketi bir nesneye transfer etmez çünkü ortada bir nesne yoktur. Türkçede özne, fiili transfer edilen bir fiil haline getirirken –t, -r, -tür eklerini işletir. Öldürdü, büyüttü… gibi.. Yine, Türkçede özne –t, -r, -tür eklerini –i halinde nesne gerektiren; yazdı, kırdı, taşıdı, kesti… gibi geçişliliği kendinden olan nesneli fiillerle de işletir. Yazdırdı, kestirdi … gibi. Fakat bu türlü fiillerde öznenin nesnesine hareketi transfer etmesi yoktur. Yani, ‘Öldürdü’ çekimli fiilinde özne hareketi nesnesine transfer ederken, 'yazdırdı' fiilinde özne hareketi yapmayı dahi nesnesine ettirir. Hareketi nesne üzerine transfer etmeyi belirtilmeyen başkası yapar. Bu durumda özne ifadede sadece ettiren olarak yer alır.
Bu arada ; Dokundu, baktı, yaslandı, güvendi, inandı, kandı … fiilleri neye? Kime? Sorularına cevap veren nesneli fiil olsalarda; dokundu,baktı, yaslandı, güvendi …, fiilleri transferli, hareketi nesneye taşıyan fiiller, diğer, 'kandı, inandı...' fiilleri transferi olmayan, hareketin öznede kaldığı fiillerdendir. Çünkü, -t, -r, -tür ekleri dokundu_dokundurdu, baktı_baktırdı … fiillerinde hareketi ettirme; kandı_kandırdı, fiilinde bir transferi bildirir.
Tersi durum, öğrendi, anladı… gibi -i halinde nesne gerektiren nesneli fiillerde vardır. Bu fiillerde fiiller kimi? Neyi sorularına cevap verselerde diğer ; yazdı_yazdırdı, kırdı_kırdırdı … fiillerinde olduğu gibi bir ettirmeden bahsetmezler. Çünkü, -t, -r, -tür ekleri fiillere eklendiğinde; anladı_anlattı, öğrendi_öğretti … görüldüğü gibi bir transferlik, bir geçişlilik bildirir.
Buradan da, fiillerin –i veya –e halinde olmasıyla geçişlilik veya geçişsizlikleri arasında her zaman bir bağlantı kurulu değildir yargısı oluşturulabilir.
Demek ki fiillerin ‘direct object’ (doğrudan nesne); kırdı_neyi kırdı?, dokundu_neye dokundu?, korktu_neyden korktu? Veya, ‘indirect object’ (dolaylı nesne); Kırdırdı_neyi kime kırdırdı?, Dokundurdu_kimi neye dokundurdu?... talep etmesiyle, hareketin özneden nesneye transferi meselesinde sorular üzerinden hareket etmek pek de kesin sonuç vermez.
Öyleyse şöyle yapılabilir. Fiilleri kategorilerine ayırırken, talep etmiş oldukları sorularına veya nesnesinin hallerine; –i, -e, -den haline bakılmaksızın, hareketi özneye bırakan veya bırakmayan fiiller diye ayırmak gerekir. Bundan sonra, fiillerin taban anlamları, üzerlerinden oluşturulacak yargıyı kendileri verirler.
Şöyle; öldü, anladı, kandı, korktu… çekimli fiillerinde hareket öznede kalır. Özne; öldürdüm, anlattım, kandırdım, korkuttum … demekle hareketi bir nesneye transfer ettim demek istemiştir. Yok böyle değilde fiiller; yazdı, kırdı, dokundu, kaktı… gibi hareketi bir nesneye taransfer etmiş fiillerdense, Özne; yazdırdım, kırdırdım, dokundurdum, baktırdım … demekle hareketi kendisinin bir nesneye transfer etmesinden değil, hareketi yaptırarak bir başkasının hareketi bir nesneye transfer etmesini sağlamaktan, sebep olmaktan, bahseder.
Tabiyatta madde olarak var olan veya var olduğu düşünülen varlıkların; belirli bir...
... şahsa; I ( 'ben' birinci tekil şahıs) worked
... zamana; I worked (2) _ Çalıştım ( geçmiş z.)
... tarza; I had worked (3)_Çalışmıştım. (tamam olmuş bitmiş tarz )
bağlı olarak aktif halde bulunan durum veya hareketlerine... Bu varlıkların;
... kendilerinde; to get humanized
... niteliklerinde; Her face turned yellow. (yüzü saradı)
meydana gelen değişim ve dünüşümlerini bildirirken oluşturulan fiil+tarz+zaman+şahıs...birleşmelerine, çekimli fiil, yapılarda yer alan hareket adlarına fiil denir.
Şahıs; harekete muhatap olan her şey/ şahıs/ zamir/ konu/ durumdur. (özne–subject)
Zaman(time);
geçmiş ( -di ) (past; used to V, V-ed2 was/were V-ing, had V-ed3 )
şimdiki ( …)
(present; V & V-es, … am/is/are V-ing, have/ has V-ed3)
gelecek ( -ecek )
(future; will, will be V-ing, will have V-ed3)
geçmişteki gelecek ( -ecekti)
(future in past; would, would be V-ing, would have V-ed3)
(perfect continuous; have been V-ing) olan hareket mi yani biçimidir.
Çekim(tense); şahıs ve tarz unsurlarıyla birleşen fiilin bir zamana göre çekimlenmesidir. Ör: Gid-iyor-du-m, çekimli fiili, 1. Tekil Şahsın, geçmiş zamanda devam ettirdiği hareketin ifade edildiği çekim şeklidir.
Konuşan kişinin; Varlıkların; bir kip altında, bir tarz, zaman ve şahsa bağlı, konuşulmuş hareketlerini, oluşmuş bir haber veya bir bilgi gibi kabul edip, haberin bu oluşmuşluk veya bitmişlik durumunu göz önünde bulundurmak suretiyle, -mış (i-miş/ ermiş) bitmişlik unsurunu kullanması, bununla birlikte, cümleyi de yargısız (-dır eksiz) bırakarak, olmuş/bitmiş bu haberin esasen bir söylentiden ibaret olduğunu vurgulamasıdır.
Yarın kar yağacak. (var bulunan haber)
Yarın kar yağacak-(i)mış.
Yarın kar yağacak- ( diye bir haber) bulunmuş/ yer almış.
Şöyle de ifade edilebilir; Herhangi bir hareket ister geçmişte, ister şimdi ve isterse gelecekte gerçekleşecek olsun, bir kez konuşulmuşsa veya bir yerde yazılı haldeyse ya da ortalıkta böyle bir haber varsa. Hareketle bildirilen haber artık üretilmiş, var olmuş bir haberdir.
Konuşan kişi aktarımını yaparken bu konuşulmuş olmayı esas alır. Yani konuşan kişiye göre hareket değil, haber konuşulmuş tabiatta var olmuş, oluşmuş veya bitmiştir.
Bu yüzden de ‘olmuş, var bulunmuş’ anlamında bitmişlik bildiren ‘i- yardımcı fiili +sıfat fiil ‘ (ermiş/ i-miş/ miş) ek birleşmesini kullanır.
Kullanır fakat yine de fiillerin bitmiş tarzlı şekillerinden yararlanır. Bu da hareket değil durum bitmişliğidir.
Yani,
-miş'li haber esasen bitmiş /oluşmuş durum haberidir.
-ür'lü, veya -dür/ -dır'lı haberde ise durum hazır zamanda devam eder.
Gider-miş örneğinde hareket genel hareket, durum oluşmuş/ bitmiş durum haberdir.
Gidiyor-muşçekiminde hareket devam eder, durum oluşmuş/ bitmiş durum haberidir.
Trenle geliyorlar.
Trenle geliyor-larmış/ i-miş/ ermiş
Bu bir kitap-tır. ( kitap bulunuyor_devam eden durum )
Bu bir kitap - muş/ i-miş/ ermiş, bulunmuş bulunmuş, yer almış.
hareket hazır zamanda devam etmeyen, tamam olmuş, oluşmuş, bitmiş (perfect) bir harekettir.
Türkiye bölgesi Türkçesinde bu tarz, iki şekilde elde edilir.
Birincisi–mişsıfat fiil ekiyle elde edilen bitmişliktir. –miş eki bu tarzda -mış bulunuyoranlamındadır.
İkincisi –dı geçmiş zaman ekiyle elde edilen bitmişliktir. –dı ekiyle yapılan bitmişlikte (geçmiş zaman bildiren sözcük kullanılmaz)
İngilizcede ise ‘have V-ed3’ unsurları kullanılır. (-ed takısı fiilin düzenli bir fiil olması durumunda fiile eklenir. Düzensiz fiillerin ise 3. halleri kullanılır.)
Anlam olarak: Bu tarz, muhatabın söze konu hareketi halihazırda, şu anki veya o anki durumda yapıp yapmamışlığının, hareketin oluşmuş veya oluşmamışlığının sorulduğu tarzdır. Örneğin,
Ödevini bitirdin mi?
_ Have you finished your homework?
Evet bitirdim (Bitirmişdurumdayım/ bitirmişim).
_ Yes, I have finished it.
Hayır bitirmedim (Bitirmişdeğilim/ bitirmemişim)
_ No, I have not finished it.
Not:Bitmiş tarz, tabiatta yer almış bir haberin, hazır zamanda da korunduğu(1) veya bir çıkarım yoluyla yer aldığının varsayıldığı(2), durumları ifade etmede kullanılan –dır ek birleşmesinden de istifade edilir. Örneğin,
1: Hiç İstanbul’a gitmişmi ?
Evet gitmiş-tir . (…gitmişbulunuyor. )
2: Şimdiye kadar İstanbul’a varmış-tır. (…varmışolur. )
Not: -dır eki aynı işlevlerde isimler/sıfatlarla da kullanılır. Örneğin,
Türkçede ve ingilizcede tamam olmuş veya bitmiş tarz;
Türkiye bölgesi Türkçesinde bu tarz, iki şekilde elde edilir. Birincisi –miş sıfat fiil ekiyle elde edilen bitmişliktir ki –miş eki bu tarzda -mış bulunuyor anlamındadır.
İkincisi–di geçmiş zaman ekiyle elde edilen bitmişliktir. Ve bu durumda cümlede geçmiş zaman bildiren bir sözcük sözcük kullanılmaz.
Öncelikle şunu belirtelim. –dı ekinin bitmişlikte kullanılması sadece haber kipindedir. Örneğin;
Yine, –dı ekinin bitmişlikte kullanılması ( Bitirdin mi?_ Bitirdim ) bu çekimin geçmiş zamanının (… bitirdiydim) oluşmasına da neden olmuştur. Bu kısacık hatırlatmadan sonra dilde tarz olayını hatırlayalım.
Tabiattaki hareketler cereyan ederken hareketleri gerçekleştiren bir şahıs vardı. Ve hareketler bu bir şahısla birlikte bir zamanda bulunurdu. Tarz olayında ise bir şahıs bağlı hareketlerin bulunduğu zaman içerisinde ne şekilde yer aldığı sorulur.
Şöyle, Türkçede bir fiil,
–reki ve –di geçmiş zaman akini almışsa,
zaman geçmiş zaman,
hareket; genelllikle, aradabir, sık sık gerçekleşen harekettir.
‘Her hafta sonu sinemaya gid-er-di-m.’
–yorveya -en/-an eklerinden biri ve ayrıca –dı eki,
zaman yine geçmiş zaman,
hareket hazır zamanda devam eden harekettir.
‘Annem bulaşık yıkarken ben televizyon seyred-i-yor-dum. ’ Veya ‘
…seyred-enidim ’veya ‘
…seyreden yer aldım/
…seyredenbulundum’ Fiil -mışekini aldığında ise hareket bulunduğu zamanda devam etmeyen, tamam olmuş veya bitmiştir.
‘Müdür geldiğinde işimi çoktan bitir-miş-ti-m.’ Yani,
Müdürün geldiği (geçmişteki) o zamanda işimi bitirmiş biri olarak bulundum. Veya yer aldım.Gibi. Türkçede bitmiş tarz –diekiylede elde edilebilir demiştik. Bu, –di eki almış her fiil geçmiş zaman bildirmez demek olur aynı zamanda.
‘… işimi çoktan bitirdiydim’. Örneğindeki birinci –di eki hareketin tarzını, ikincisi zamanını gösterir. Aşağıda ingilizce için verilmiş örneklere bakıp yukarıda sıraladığımız, –di geçmiş zaman ekini almış çekimli fiillerden, geçmiş zaman unsuru –di’yi kaldıralım. Yani,
Örneklerden –di geçmiş zaman eki kaldırıldığında, artık -dı eksiz bu örnekler geçmiş zaman bildirmezler demektir.
Yani, ‘Her hafta sonu sinemaya giderim’ Derken şu anki mevcut ‘present’ şimdiki durum kastedilir.
‘Şimdi sinemaya gidiyorum.’ Derken de şimdiki mevcut durum kastedilir. Farklı olarak bu çekimde hareket devam ediyordur. Yine,
‘İşimi bitirmişim, artık müdür gelse de fark etmez.’ Örneğinde de şimdiki, mevcut (present) durum kastedilir. Burada da hareketin ne zaman gerçekleştiği yani hareketin gerçekleştiği fiziksel zamanı aranmaz. Sorulan şey mevcut hazırdaki durumdur.
Yani, ‘yanmış ev’ veya ‘pişmiş yemek’ ya da ‘Yemek pişmiş’ örneklerinde evin ne zaman yandığı veya yemeğin ne zaman piştiği sorulmaz. –dıydı ekindeki ikinci -di geçmiş zaman eki kaldırıldığında da durum böyledir. Eğer cümlede geçmiş zamana gönderme yapan bir zaman sözcüğü, ‘dün, iki hafta önce…’ kullanılmazsa, –dı ekli fiil yine şimdiki, hazırdaki (present) durumu gösterir. Aşağıda, örnek birdeki Türkçe kısım, –dı ekli fiilin şimdiki, hazırdaki (present) durumu gösterdiği cümlelerin ingilizce tarafına bakıldığında görülür. Örnek:
1. Have you ever seen my cat ?_ Kedimi gördünmü (hiç)/ görmüş müsün? Yes, I have seen your cat._ Gördüm. / Görmüşüm. ( present perfect)(şimdiki bitmiş)
2. When ? _ Ne zaman ? I saw your cat last year._ Geçen yıl gördüm. (simple past tense)(yalın geçmiş) Örneklerdende görüldüğü üzere Türkçede here iki fiil –di ekini almışsada ingilizcede, birinci örnek ‘present-şimdiki’, ikinci örnek ‘past-geçmiş ‘ halde verilmiştir. Bitmişlikte esasen durum şudur: Özne hareketi öncesinde geçirmiş ya da hareket öncesinde özneye işlemiş olabilir. Bu zaman hareketin fiziksel zamanı, tabiat zamanıdır. –mış-tır ekleşmesiyle kastedilen veya sorulan bu zaman, yani hareketin ne zaman gerçekleştiği değildir. Sorulan şey hareketin hali hazırda/ şu anda / şimdiki zamandaki durumudur.
‘Hiç Ankara’ya gitmişmi?
(evet) Gitmiş/ Gitmiştir/ Gitmişliği var.
’ örneğindeki zaman, şimdiki zamandır. Bu örneğin geçmiş zamanı;
‘O sırada Ankara’ya varmıştım’ şeklindedir.
Böylece;
_ Ali’nin babası ölmüş-tür./ Adam ölmüş-tür.
_ Güneş doğmuş-tur./ Güneş doğmuş duruyor.
_ İstanbul’a gitmişim-dir/ İstanbul’da olmuşum./ İstanbul’u görmüşüm-dür. Gömüşlüğüm var.
Örneklerinin her birinde -mış ekiyle kastedilen, hareketin bitmişliği ve bu oluşmuş hareketin şimdiki (-mıştır) zamanıdır. İş bu yönüyle ele alındığında; hareketin bitirilmiş/ işlenmiş olduğunun ifade edilmesini -mış eki, hareketin zamanını, hali hazırdaki durumunu,–dır/-tür eki karşılar.
Bu arada türkçede bitmişlik, –p ekiylede elde edilir. –p eki, (git-iptir) şeklinde fiillere iliştirilerek hareketin bitmiş olduğunu ifade eder. Yine –p ekiyle, -miş ekiyle sağlanabilen –miş olacak gibi geleceklik bildirebilen bir yapı oluşturulmaz. Yani –p eki salt bitmişlik eki olarak kullanılır.
Men onları görmüşem. Onlar işlerini bitiribler.
Örnekler:
I haven’t seen my father
_ Babamı görmedim. …görmüş değilim.
We already have sended a mail to them.
_ Onlara henüz/daha şimdi bir meil gönder-dik/-mişiz.
I suppose your father hasn’t returned from Ankara yet.
Gelecekte gerçekleşecektir (futuretimes): Türkçe için gelecek zaman, –ecek eki ile elde edilir. İngilizcede ise birinci şahıslarda (I/we) shall ya da hepsinde willyardımcı fiili kullanılır.
I will go to the cinema._Sinemaya gideceğim.
I will be sleeping._ Uyuyor olacağım.
I will have gone._ Gitmişolacağım.
Geçmişteki gelecek zamandadır (future in pasttimes): Türkçede bu zaman, -di geçmiş zaman eki ile –ecek gelecek zaman eki birlikte kullanılarak (-ecekti) elde edilir. İngilizcede ise will yardımcı fiili would’a dönüşür.
Bu arada geçmişte kalmış gelecek zamanın olumlu şekli, gerçekleşmemiş bir niyet bildirir.
Not: -ecekti ekiyle verilmiş bir yapının olumlu hali gerçekleşmemiş bir hareketi, olumsuz hali (yap–mayacaktım) gerçekleşmiş bir hareketi bildirir.
Not: Türkçede gelecek zaman –r(-er) ekiyle de elde edilebilir. –r ekli gelecek zamanda farklı olarak bir tahmin, bir belirsizlik, bir ihtimal vurgulanır. Aşağıdaki örneklerde –ecek ekiyle birlikte –r ekli gelecek zaman da verilmiştir.
Örnekler:
Dakik(yalın)tarz:
Sinemaya gid-eceğim/-ecektim.
Giderim /giderdim. (Yarın belki sinemaya giderim.)
_I will/would go to the cinema.
Devam tarzı:
Uyuyorolacağım/-acaktım. (O saatlerde)
Uyuyorolurum/olurdum.
_ I will/would be sleeping.
Bitmiş tarz:
İşimi bitirmiş olacağım/-acaktım.
bitirmiş olurum/ olurdum.(Geleceğin zaman büyük bir ihtimalle işimi bitirmiş olurum.)
_ I will/would have finished my work.
Not: Gelecek zamanlarla ilgili şöyle bir durum da vardır: Fark ettiyseniz, dakik tarz dışında diğer tarzların gelecek zamanları ‘ol’ fiiliyle oluşturulmaktadır. ‘olmak’ fiilinin yardımcı bir fiil olarak kullanıldığı bu tip yapılarda, dakik tarzlı yapılarda (çalışacağım) olduğu gibi bir niyet veya planlamadan değil, söz konusu hareketle kastedilen hal üzerinde bulunmaktan bahsedilir.
Karşıdaki varlığın yapmış olduğu hareketin başka bir hareketle ilintili olması, bir başka hareketle nitelenmesi. Fiiller veya hareketler tabiatta cereyan ederken, sıradan bir hareketten ayırmak için bir kısım özellikleriyle birlikte de anılabilirler. Bu ayırt edici özelliklere zarf denir.
Konuştu_ Nasıl konuştu? Akıcı (bir şekilde) konuştu.
Hızlı (bir şekilde) koştu.
Çabuk (bir şekilde) yoruldu gibi.
Böylelikle hareketin nasıl gerçekleştiğini de katarak ifade daha da belirgin hale getirilmiş olur. Tabiattaki hareketler/ fiiller zarflarıyla anıldıkları gibi bir başka hareketle de anılabilirler veya bir başka hareketle ilintili olabilirler. Bu hareketler zarflarda olduğu gibi cümlenin yüklemindeki fiilin veya hareketin ne şekilde gerçekleştiğini bildirirler. Bu durumda ortada iki hareket vardır.
Yani zarf fiil demekle iki ayrı hareket kastedilir. Haliyle zarf fiiller de esasen fiil oldukları için birer biçime/ tarza bağlı olurlar.
Yani, özne, esas fiille kastedilen hareketi devam ettiriyorken veya bitirmişken, zarf fiille kastedilen hareketi de ya aynı şekilde devam ettiriyordur ya da zarf fiille kasdedilen hareketi bitirmiş olarak esas fiili devam ettiriyordur veya ettirmiş, ettirmektedir.
Bağırarak konuşma! (bağırma-y-lan)_ Don’t speak yelling! ya da
Bağırmadan konuş! (bağırmaksızın)_ Speak without yelling
Dersini çalış(-ma-y)ıp, çalış(-ma)mış olarak) geldi.Ya da,
-iyorolarak _ Geldiğinde onu kapıda bekliyor (olarak/ halde) bulunun.
-mış olarak _ Dersinize çalışmış olarak gelin.
(olmsz) içmemiş olarak_
(olmsz) içmeden_
Zarf fiilde dikkat edilmesi gereken şey şudur. Bir kere diğer fiilimsiler ( mastar ve sıfat fiil de ) olduğu gibi zarf fiilde de şahıs ve zaman kastı yoktur. Ya esas fiille bir beraberlik/ dolanmışlık/ katışıklık ya da berabersizlik durumu bildirilir.
Zarf fiille kastedilen hareket bitmiş olarak da olsa esas fiille kastedilen hareketle bitmişlik durumuyla/ bitmiş vaziyette birliktedir.
Yani, ‘Bağırarak konuştu’ derken konuşmanın bağırmalı bir şekilde gerçekleştiğini veya bağırma hareketini bünyesinde barındırdığını kastederiz. Bağırmadan konuştu’da ise bu kez hareketin bağırma(k)sız/ sakin bir şekilde gerçekleştiği veya böyle bir hareketin fiilin bünyesinde olmadığını kastederiz.
Dersini çalışmadan gelmiş’te de aynı durum vardır. Bu ifade, ‘Dersini çalış(ma)mış bir şekilde geldi.’ Şeklinde de söylenebilir. Dersini çalışıp gelmiş’te ise zarf fiilldeki hareket bitmiş bir vaziyette esas fiille birliktedir. Kısaca, Konuşkan adam’da nasıl ki bir fiil, sıfat gibi görev alıyorsa bağırarak/ bağırmalı konuşmak, bağırmadan/ bağırmaksız konuşmak’ta da fiil bir zarf gibi görev alır.
Not: Türkçede -iken, -dıkça, -den önce/-dan sonra, -dıktan sonra, -den beri(-eli,-alı) v.s ekleri birer zaman bildirip iki ayrı yargıyı bağladığı için bağlayıcı (conjunction) eklerdirler. Çünkü bir hareketin esas fiille kastedilen hareketten önce, sonra veya aynı zamanda gerçekleşmesi, esas fiile bir özellik katmaz veya fiilin nasıl gerçekleştiğini bildirmez. Yani, hareketlerin gerçekleştiği zamanlar hareketin bir özelliği değildir. Ve bu ekler hareketin ne şekilde cereyan ettiğini veya nasıl bir hareket olduğunu değil sadece esas cümlenin fiiliyle yardımcı cümlenin fiilinde kastedilen hareketlerin birbirleriyle olan zaman ilşkisini kurarlar.
Aşağıda göreceğiniz gibi bu ekler, bileşik/komplex cümlelerin yan cümleciklerinde (clauses) bahsedilen hareketle, esas cümledeki hareketi öncelik, sonralık, aynı andalık vs. durumları bakımından tamamlayan bağlayıcılardır (conjunction)
When_ -dığında, -ınca
When I go to the party, I’ll call you._ Partiye gidince (gittiğimde/ gittiğim zaman) seni arayacağım.
While_ -iyor iken
While I was going to the cinema, the film began._ Sinamaya gidiyor iken film başladı. ya da; …gidiyor bulunmuş film başladı.
After_ -dikten sonra
After I went to the cinema, the film began_ Sinemaya gittikten sonra film başladı.
After V-ing_-an-dansonra After comleting this form, give it to the secretary_ Bu formu doldurandan sonra sekretere ver. ya da; … doldurduktan sonra
....kısaca öznenin, fiillerin anlamına dokunmadan fiillerdeki hareket taşınmasını bildirirken yapmış olduğu dil bilgisel, gramer işlemlerine fiillerde hareket taşınmaları (fiil çatısı) denir.
Türkçe için şöyle başlayalım.
Tabiatta madde olarak var olan ya da var olduğu düşünülen varlıklar olduğu gibi, varlıklara bağlı hareketlerde vardır. Bu hareketlerin ise bir kısmı varlığın üzerinde kendiliğinden meydana gelirken ‘yağmur yağdı, rüzgar esti’ gibi, bir kısmını da bir yapıcı meydana getirir.
‘Ali mektubu yazdı’
Örnekteki yapıcı (Ali) hareketi bir nesne üzerinde meydana getirmiştir. Bazı fiillerde ise yapıcı, bir nesne olmaksızın hareketi gerçekleştirebilir.
‘Ali oturdu’ Yine bazı durumlarda nesne vardır fakat yapıcı bu nesne üzerinde bir etkiye sahip değildir.
‘Ali köpekten korktu’
Aksine nesneden gelen bir etki veya nesneye karşı bir etkilenme vardır.
Şimdiye kadar gösterilen fiiller ( yağdı, oturdu, yazdı, dokundu, korktu ) fiilleri yalın halleriyle bir harekete ad fiillerdir. Ve fiillerin yer aldığı cümlede bir özne vardır. Yani hareket ister fiziksel olarak yapıcısı olan bir hareket olsun, isterse hareket kendiliğinden varlıkta ortaya çıkmış olsun cümlenin kurucu unsuru, harekete konu unsur olduğu için söz edilen varlık cümlelerin öznesidir. Şöyle;
‘Ali mektubu yazdı’
Örnekteki ‘Ali’, ‘yazmak’ fiiliyle kastedilen hareketi fiziksel olarak gerçekleştirmiştir elbette, fakat Türkçe açısından bu önemli değildir. Diğer bir örnek:
‘Ali mektubu yazdırdı’
Bu cümlede Ali yazmayı -d-ır veya –t-ür yapar. Yazmak fiiliyle kastedilen hareketi ise fiziksel olarak belirtilmeyen bir başkası yapar. Bu bir başkası belirtiliyorsa ifadeye ayrıca bir –tilave edilir. ( Ali mektubu Veli’ye yazdırttı) Gibi. Bu iki, -d-ır’lı ve –d-ir-t’lı örneklerde özne olan Ali olaya birinci dereceden sebep olur.
‘Ali mektubu yazdır(e)ttirdi’ (yazdırttırdı)’da ise hareketin dilsel yapıcısı ( -d-ır’mayı yapan) dahi belirtilmemiştir. Bu biri verilecekse ‘yazdır(e)ttirtti’ (yazdırttırttı) denmelidir.
Bütün bu durumlarda cümlenin üzerine kurulduğu öge ( özne ) ‘Ali’, fiille kastedilen hareketin fiziksel yapıcısı bir başkasıdır.
Buraya kadar durum böyleyken işin birde diğer tarafı, nesne tarafı vardır. Yani işin bu tarafında böyle şeyler olurken diğer tarafta nesnede kendi tarafında dil bakımından aktif olarak hareket halinde bir cümle oluşturmaktadır.
Şöyle, ‘Ali’ karşı taraftan bir hareket (yazdı hareketini) yaparken bu tarafta ise nesne aynı harekete başka bir hareketi ( il’meyi ) katarak (mektup yaz-ildi) karşılık verir görünür. Görünür derken aslında böyle bir karşılık verme durumu yoktur. Yani iş,
‘Ali mektubu yazdı’ da ‘mektup yaz-ildi’ sonuç mantığı üzerinden yürümez.
‘ Ali camı kırdı.’ Cümlesi başka
‘ Cam kırıldı’ Cümlesi başka bir cümledir. Fakat şöle olabilir.
‘Ali cama vurunca cam kırıldı’
‘ Ali camı kırdı.’ ‘Cam kırıldı’ Böyle değil. Çünkü bu cümleler bir birinden bağımsız birer özneye sahip cümlelerdir. Fakat biz genede karşılaştırma yaparak devam edelim, tabii bu karşılaştırma dil bilgisel karşılaştırmadır unutmayalım. Çünkü şu anda etken, ettirgen… ve edilgen yapılı fiilleri işliyoruz.
Devam edelim,
‘Ali mektubu yazdı’ cümlesinde ‘Ali’ mektubu yazarken. Bu tarafta nesne (mektup) –il ekiyle (Ali’den bağımsız olarak ) hareketi kendine iliştirir. Yani, ‘mektup yaz-iler’ Yine,
Kısaca, dil açısından bakıldığında bütün bu durumlarda nesne ( yani mektup) canlıymış gibi düşünülür ve –il ile kastedilen hareketin yapıcısı olur. Harekete konu unsur olduğundan da kendi cümlesinin kurucu elemanı öznesi olur.
Bütün bunlara göre ifadelerdeki fiiller üzerindeki hareket oynamalarında, fiillerle kastedilen hareketlerin anlamlarında herhangi bir değişme olmamıştır. Böylece,
Fiillerde hareket taşınmaları nedir? ( fiillerde çatı nedir? )
Fiiller yalın halleriyle bulunduğunda, karşılamış oldukları hareketlerin ya öznede kaldığını (geçişsiz fiil)( öldü ) ya da özneden nesneye geçmiş halde olduğunu (geçişli fiil) (yazdı bildirirler.
Özne, kendinde kalmış bir hareketi kendinden çıkarıp karşısındaki nesneye taşıdığında
(oldurgan)(öldürdü) veya
yalın haliyle zaten nesneye taşımış olduğu bir hareketi bu kez bir başkasına taşıtmak istediğinde
(ettirgenlik)(yazdırdı);
yalın haliyle hep nesneye taşıdığı hareketi taşımak
(dönüşlülük)(yıkadı-yıkandı) istediğinde,
yine, gelen etkiler karşısında kendisinde bir tepkinin olduğunu ve hareketi artık taşımış olduğunu
…kısaca öznenin, fiillerin anlamına dokunmadan fiillerdeki hareket taşınmasını bildirirken yapmış olduğu dil bilgisel, gramer işlemlerine fiillerde hareket taşınmaları denir. Not: Hareket taşınmasının henüz gerçekleşmediği yalın haldeki geçişli ve geçişsiz fiiller çatılı fiil değildirler.
Edilgen (passive) fiil:Öznenin başkasınca yapılmış müdahaleler karşında tepkisini veya geçirdiği dönüşümü: Ali dövüldü.
Olgan (inchoative) fiil: Öznenin doğal vs. etkiler karşısındaki tepkisini veya geçirdiği dönüşümü: (Kapı) açıldı.
Dönüşlü (reflective) fiil: Öznenin etkin olarak yapmış olduğu bir hareketi bu kez kendine döndürdüğünü: Kuruladı-Kurulandı.
İşteş (reciprocal) fiil: Hareketin özneler tarafından paylaşıldığı durumu: Ali’yle Veli dövüştü. Bildiren fiillerdir. Hareketlerine göre;
-t/-r/-tür’ilmiş fiil: Öznenin kendisinde ortaya çıkmış/ üremiş geçişsiz bir hareketi bu kez kendisinin (bir nesneyle) ortaya çıkarması, ortaya koyması, et-mesi (oldurganlık)’tır: Doğdu–doğ-urdu, Doydu–doy-urdu, Öldü–öl-dürdü, Uyudu–uyu-ttu. Yine, öznenin geçişli fiillerle aynı ekleşmeleri kullanarak hareketi yaptırmasıdır. (ettirgen): Yazdırdı.
-ürt/ -türt’ilmiş fiil: Öznenin bir hareketi oldurgan veya ettirgen yapma işini bir başkasına itmesidir. öl-dürttü. Yazdırttı.
Ettir'ilmiş fiil: Öznenin bir hareketi ür-ettirmesini/tür-ettirmesini/ettirmesi ( dolaylı ettirgen): Ali fareyi öldür(e)ttürdü.
Ettirt-ilmiş derken: Öznenin bir hareketi ürettirmeyi/türettirmeyi/ettirmeyi et-ip/itip bırakması( dolaylı ettirgen): Öldür(e)ttürttü.
Geçişli (transitive) derken: Öznenin müdahalesiyle nesnesinde oluşan reaksiyonu/tepkiyi belirten filleri: Ali camı kırdı.
..kısaca yalın haliyle öznede ortaya çıkan bir fiilin ( 'öldü, uyudu, doğdu ' gibi) bu kez öznenin kendisinin ortaya koymasına (öl-dürdü, uyu-ttu, doğ-urdu) oldurgan fiil (ergative verb) denir.
Türkçede bir ibare –t –r –tür eklerinden birini almışsa
ve bu ibare;
Bir tabiat sesi (veya benzeri bir şey) ise özne sadece bu sesteki yansımayı yapmıştır.
sü(ü)p-ürdü, fıt-tırdı
İbare bir fiilse ve bu fiil hareketi karşıya (bir nesneye) taşımayan yani özneye bırakan (geçişsiz-öznede kalan) bir fiilse, özne hareketi bir nesne üzerine (karşıya) taşımış, fiili oldurgan fiil yapmıştır.
İngilizcede nesne talep etmeyen fiillerin bir kısmının ( Ergative Verb) kullanıldığı cümlelerde nesne olmadığından, nesneli hale getirirken, yani oldurganlaştırılması yapılırken cümleye sadece nesne konulur.
The kettle boiled._ Su(ısıtıcı) kaynadı.
I boiled the kettle._Suyu(ısıtıcıyı) kaynattım
Diğer nesnesiz fiillerin nesneli hale getirilmesinde fiil tamamen değişir
The cat died–Kedi öldü.
The cat killed the mouse–Kedi fareyi öldürdü.
Eğer fiil yalın haliyle hareketi bir nesneye taşıyan (etkin/ etken/ öznenin yaptığı ) fiil (yazdı, taşıdı ) ise, özne bu kez hareketi bir başkasına yaptırmış (yaz-dır-dı, taşı-t-tı), fiil ettirgen bir fiil olmuştur. Bu durumda cümlenin kurucusu (yüklemdeki kişi) özne, hareketin (fiziksel) yapıcısı ise bir başkasıdır.
Ali’nin annesi Ali’ye mektup yazdı.
_ Ali’s mother wrote a letter to Ali.
Ali’nin annesi mektubu Veli’ye yazdırttı.
_ Ali’s mother had Veli write the letter.
Türkçede ve ingilizcede fiilleri oldurgan ve ettirgen hale getirmek -t/-r/-tür ekleri ve (oldurganlık): Fiilleri, bir nesne gerektiren ve bir nesne gerektirmeyen fiiller diye iki bölüme ayırdık diyelim. Nesnenin -i, -e, -den, -ile halinde bulunabileceğini söylemiştik. Tekrar edelim anlaşılması gereken şudur. Bir fiilin nesne alabilmesi için sadece -i halinde bir nesneye sorulan kimi? neyi? sorularına cevap vermesi gerekmez. ...kırdı (neyi kırdı?) Kalemi kırdı,
...yazdı (neyle yazdı?) Kalemle yazdı. Derken, kalem her durumda nesnedir.
Örneğin
Ali kalemi kırdı. derken, özne (Ali) hareketi nesneye yükleyerek, nesneye tesir ederek hareketi nesneye yüklemiştir.
Ali kaleme dokundu. Derken, nesneye tesir etmiş fakat nesne tepkisizdir.
Ali kalemden hoşlandı. Derken ise bu kez özne nesneden etkilenmiş, hareket öznede kalmış, özne nesnenin tesiri altında kalmıştır.
Ali kalemle yazdı’da ise nesneyi araç olarak kullanmıştır.
Buraya kadarki açıklamalara göre nesne(subject), öznenin karşısında duran, öznenin kendisiyle etkileşime girdiği; konu, durum, şahıs, zamir, eşya, hayvan vs. dir.
Bundan başka, diğer fiiller yalın halleriyle nesnesizdirler, yani nesne gerektirmezler.
Gitmek, gelmek, oturmak, kalkmak, ölmek, yaşamak, büyümek, patlamak gibi.
Türkçede yukarıdaki ekleşmeler (-t, -r, tür ekleşmeleri) nesneli nesnesiz hemen her fiile getirilebilir.
Yönelme–Ayrılma Nereden? Nereye?: gitmek/ gittirmek veya götürmek, göndermek; gelmek, geldirmek veya getirmek
Çıkma (-den) Nereden?: uzaklaştı, uzaklaştırdı Gördüğümüz gibi, ekleşmeler hemen her tür fiile getirilebilmektedir.
Şöyle başlayalım: Geçişsiz fiillerdeki hareketler öznede vuku bulur. Yani hareket özne üzerindedir. Nesnesiz fillerde buna dahildir.
‘Kedi öldü.’ Bu örnekte ‘öldü’ demekle kastedilen hareket, bir özne olan kedinin üzerinde cereyan eder, ortaya çıkar, ürer. Özne, kendisinde vuku bulmuş bir hareketi kendisi de ortaya çıkarabilir/ ortaya koyabilir/ ür-etebilir/ tür-etebilir. Bunu yaptığında da öznenin karşısında çoğu kez bir nesne vardır. Türkçede bu durumu oluşturmak için –t/ -r/ -tür ekleşmeleri kullanılır. Bu ekleşmeler ile özne, söze konu olan hareketi ortaya koyar ortaya çıkarır, eder, yapar, meydana getirir ve böylelikle hareketi nesnesine taşımak ister ve bununla da fiili geçişli nesne gerektiren fiiller grubuna sokar.
Ayşe büyüdü. Ayşe büyüttü… Ayşe kimi büyüttü? Ayşe kardeşini büyüttü.
Not: Ekleşmeler her zaman fiilleri nesne gerektiren fiillere döndürmek işinde kullanılmaz elbette.
Özne bazen doğa yansımalarını fiille yaparken de bu ekleşmiş unsurlardan yararlanabilir.
Öks-ürdü, püs-k-ürdü, fış-k-ırdı, ba(ö)ğ-ırdı, del-irdi, çıl-dırdı, fıt-tırdı, ot-urdu gibi
Bu fiillerin nesne gerektirir hale getirilmesi ise aynı ekleşmelere -t ekleşmesinin katılmasıyla elde edilir. Öks-ür-ttü, püsk-ür-ttü, fışk-ır-ttı, ba-ğ-ır-ttı, del-ir-tti, çıl-dır-ttı, fıt-tır-ttı, gibi.
Böylelikle fiiller nesne gerektirir hale gelmiş olurlar. Bazı doğal yansımalar nesne gerektirir fiil iken -t eki almazlar: süp-ürdü gibi.
Bu arada İngilizce için ergative verb’den bahsedelim. Türkçede yukarıdaki ekleşmiş unsurların yazım kurallarına göre hemen her fiile getirilebildiğini görüyoruz. İngilizcede bu durumda nesnesiz fiillerde get/ make/ have ( ileride göreceğiz ) gibi unsurlar da kullanılmaz. Bahsedelim: İngilizcede nesne talep etmeyen fiillerin bir kısmının kullanıldığı cümlelerde nesne olmadığından, nesneli hale getirirken, yani oldurganlaştırılması yapılırken cümleye sadece nesne konur.
The kettle boiled._ Su(ısıtıcı) kaynadı.
I boiled the kettle._Suyu(ısıtıcıyı) kaynattım
Örneğimizden de gördüğümüz gibi ‘boiled’ değişmemiştir. İşte ergative fiil budur. Yani yalın haliyle, geçişli/ nesneli olduğu hal arasında bir fark olmayan fiil. Diğer nesnesiz fiillerin nesneli hale getirilmesinde fiil tamamen değişir ve oldurgan fiilin yalın haldeki fiille ayrımı bu şekilde sağlanır.
The cat died– Kedi öldü. Gibi.
The cat killed the mouse._ Kedi fareyi öldürdü.
Konumuza dönersek; -t/-r/-tür ekleşmeleriyle yalın haliyle öznede cereyan etmiş geçişsiz bir hareketin, bu kez özne tarafından bir nesne üzerinde ortaya çıkarılmasına veya nesneye geçirilmesine, taşınmasına oldurgan fiil denir. Türkçede fiil, görüntü olarak –t,-r,-tür-ilmiş fiil görüntüsündedir ve gördük ki İngilizcede ya fiilin şekli değişir ya da fiil nesneli bir fiil gibi (ergative verb = hem geçişli hem geçişsiz fiil gibi ) kullanılır.
Şimdilik örneklerimizin anlam özelliklerini bir kenara koyarak yapmış olduğumuz yapısal işlemi basit bir mantıkla açıklayalım.
Aslında durum şudur:
Özne, nesneli /nesnesiz, geçişli/ geçişsiz hemen her fiile bu ekleşmeleri uygularken, fiillerin bu türden özelliklerine bakmaz. Yani, öznenin sadece yapmak istediği bir hareket vardır. Örneğin -ür ekleşmesiyle özne bir hareket meydana getirir/ ortaya çıkarır.
Ör: ‘öks-ürdü’ _ Ali öks-ürdü Ali öks etti/ Ali öks yaptı’da denilebilir.
Yine, Sssüp-ürdü._ Ali süp-ürdü. Ali odasını süp-ürdü/ süp yaptı.
Örneklere dikkat edersek, birincisinde nesne yoktur. Özne öks-ürmüştür sadece. İkincisinde ise özne bir yeri süpürür. Süpürürken de çıkan doğal sesi fiilleştirir. Bununla da sssüp-ür-tüm, bu sesin ad olduğu fiili ortaya çıkardım/ süp-ettim demek ister ve bu etme/ urma taktiğini her fiile uygular.
Aynı durum -t-ür, -et ekleşmeleri için de uygulanır. Öl-(i)t-ür-tüm. Yine, öl-it-tim, denilirdi. Veya öl-ür-düm de… (denilebilirdi fakat bir tarz eki olan –r, genel tarz ekiyle karıştırılabileceği için daha çok –t-ür ekinin kullanılmasına neden olur.) Biz -ür/-tür ekleşmeleriyle görüntü kazanmış, bir şekle bürünmüş fiillere -t, -r, -tür-ilmiş fiildiyelim. Çünkü ekler birden çok gramer kategorisini karşılamaktadır.
Kısaca;
-ür ekleşmesiyle özne bir hareketi ortaya çıkarır/ yapar ve bu hareketin sonucunda ise ortada bir nesne vardır (doğ-urdu) ya da yoktur (öks-ürdü).
-tür ekleşmesiyle de özne bir hareketi meydana getirmiş, ortaya koymuştur ve yine bu harekeketin sonucunda ortada bir nesne vardır (öl-dürdü) veya yoktur (çıl-dırdı) veya işi yaptırdığı bir nesne vardır (kırdırdı) ve yine –t(et) ekleşmesiyle de aynı şekilde. Fakat -t ekleşmesi -ür/-tür ekleşmesinin eklenemediği durumlarda fiil köküne eklenir. Biz bu açıklamada sadece bir taktikten, yapısal bir işlemden, bir görüntüden bahsetmiş olduk.
Şöyle de bakılabilir:
Eğer türkçeyi öğrenen biriyseniz , ‘öldüm, uyudum, doydum, anladım, öğrendim, kandım, inandım, sevindim, korktum, bıktım, usandım’ gibi, kendinizde cereyan eden veya kendinize dönük bir hareketi, karşınızdaki nesneye döndürmek/ taşımak veya hareketin nesneniz üzerinde cereyan etmesini istiyorsanız, yani fiili geçişli bir fiil haline döndürmek istiyorsanız, bağırmak’taki ba’yı nasıl ki -ır-dıysanız, doymak’taki doy’u, ölmek’teki öl’ü de aynı şekilde-ür’ün/-tür’ün. Yalnız, fiil kökü sesliyle bitiyorsa bunu yapmayın çünkü sesli harften önceki harfler bir varlığa ad olmuş isim olabilir ve sesli harfi de onun hal eki olabilir. Bu durumda bir hareket değil bir eşya ortaya çıkarmış olursunuz.
Yani:
Oku-urdu derseniz ok’u üretmek, ok yapmak, gibi bir anlam çıkabilir. -et fiilini/ ekleşmesini bu yüzden kullanırız. Oku-etti(okut-tu), büyü-et(büyüt-tü) gibi. Artık bir hareketi -ür/-et/-tür müşsünüz. Amacınız, karşınızdaki nesnenizdi. Öyleyse bu harekete nesnenizi de katarsanız ifadeleriniz; Fareyi öl-dürdüm, Bebeği doy-urdum/ ye-dirdim, Çocuğu büyü-ettim örneklerinde olduğu gibi şekillenmiş olur. Böylelikle de fiilleri oldurganlaştırmış (ergative verbs or others) olursunuz.
ingilizcede buraya kadarki kısım ya ergatif fiillerle ya da fiillerin şeklinin değişmesiyle karşılanırdı. öğrendi(to learn)/ öğretti(to teach), gördü(to see)/ gösterdi(to show), gitmek(to go)/göndermek(to send), gelmek(to come)/ ge(l)tirmek(to bring).
Aynı şey yalın haliyle zaten nesnenize döndürmüş veya geçirmiş olduğunuz geçişli fiillerin kullanıldığı ifadelerdeki nesneniz ile de yapılabilir.
Mektubu yaz-dır-dım. gibi. Gördüğünüz gibi, işlem aynı işlem. -dır’mayı yapan yine sizsiniz.
Yani, ben yazmıyorum da ‘yaz-dır-ıyorsam’ demek ki ben sadece hareketi -dir’mişimdir o kadar. Fakat hareketin fiziksel yapıcısından yani mektubu kimin yazdığından henüz söz etmemişimdir demektir.
Eğer hareketi fiziksel olarak gerçekleştiren yapıcıyı ifadeye katacaksam, bunun için ayrıca bir –t eki ilave etmem gerekecektir.
Mektubu Veli’ye yazdırttım Ya da, Fareyi Veli’ye öldürttüm. Gibi.
Bundan sonra ; diyelim ki (yaz’ı ) -tırmayı veya (öl’ü ) -türmeyi (ölmeyi, yazmayı değil kendim yapmak istemiyorum. Bu durumda;
Mektubu yazdır(e)ttırdım Ya da,
Fareyi öldür(e)ttürdüm. Derim. Burada da öldür ettirmeyi kime yaptırdığımdan söz etmemişimdir.
Mektubu Veli’ye yazdır(e)ttırttım Ya da,
Fareyi Veli’ye öldür(e)ttürrttüm. Dersem , yine bir –t eki katarak bu bir başkasını belirtirim.
Özetle; Türkçede bir ibare –t –r –tür eklerinden birini almışsa …ve bu ibare;
Bir tabiat sesi (veya benzeri bir şey) ise özne sadece bu sesteki hareketi yapmıştır. Ör: sü(ü)p-ürdü, fıt-tırdı
İbare bir fiilse ve bu fiil hareketi karşıya (bir nesneye) taşımayan yani özneye bırakan (geçişsiz-öznede kalan) bir fiilse, özne hareketi bir nesne üzerine (karşıya) taşımış, fiili oldurgan fiil yapmıştır. Ör:
İngilizcede nesne talep etmeyen fiillerin bir kısmının ( Ergative Verb’lerin) kullanıldığı cümlelerde nesne olmadığından, nesneli hale getirirken, yani oldurganlaştırılması yapılırken cümleye sadece nesne konulur. Ör:
The kettle boiled._ Su(ısıtıcı) kaynadı.
I boiled the kettle._Suyu(ısıtıcıyı) kaynattım Diğer nesnesiz fiillerin nesneli hale getirilmesinde fiil tamamen değişir.
The cat died–Kedi öldü.
The cat killed the mouse–Kedi fareyi öldürdü. Eğer fiil yalın haliyle hareketi bir nesneye taşıyan (etkin/ etken/ öznenin yaptığı) fiil (yazdı, taşıdı ) ise, özne bu kez hareketi bir başkasına yaptırmış (yaz-dır-dı, taşı-t-tı), fiil ettirgen bir fiil olmuştur. Bu durumda cümlenin kurucusu (yüklemdeki kişi) özne, hareketin (fiziksel) yapıcısı ise bir başkasıdır.
İngilizcede ettirgenliğe ‘causative’ denir. Ettirgenliğin sağlanması ise,
Have
Make + sth + Verb-ed3 kalıplarıyla elde edilir.
Get
Not; İngilizce için verilmiş bu örneklerde özne hareketi yaptırırken kime yaptırttığını bildirmez. Bu yüzden de fiillerin ‘perfect participle_ bitmiş tarz sıfat fiil’ halini ( kırık/ kırılmış/ kırılı) kullanır. Causative verb’lerde hareketin kime yaptırıldığı bildirilirse fiiller yalın halleriyledir. Bu durumda Türkçede, eğer hareketin kime yaptırıldığı belirtiliyorsa –dır ekinden sonra fiile bir –t eki ilave edilir. Yani,
‘Adını listeye yazdırdı.’ Denir.
‘Adını Veliye yazdırdı.’ Denmez.
‘Adını Veli’ye yazdırttı.’ Denilmesi gerekir.
Örnekler:
I had my hair cut .(3) _ Saçımı kestirdim.
I had my son cut (1) his hair._ Oğluma saçını kestirttim.
I got my house painted(3)_ Evim boyattırdım
I got my son to paint(1) his house_ Oğluma evini boyattırtdım
İngilizcede ‘have’ ‘make’ ve ‘get ‘ fiilleriylede ettirgenlik sağlanabilir farklı olarak ‘make’ile yapılan ettirgenlikte bir zorlama, ‘get’ ile yapılan ettirgenlikte ikna yoluyla bir hareketi yaptırma anlamı vardır.