if (eğer...-ırsa,-saydı v.s)…
Bir eylemin gerçekleşmesinin diğer bir eyleme bağlı olduğu durumlarda...
Eğer yağmur yağarsa evde kalacağım
_If it rains, I wilI stay at home.
even if (-sa bile, -sa da)...
Başka bir eylem düşünülen şekilde gerçekleşse de sonrasında sonucun değişmeyeceğini bildirir.
Bana dünyaları versen bile ben bundan vazgeçmeyeceğim.
_ Even if you give me the worlds, I won’t give up that.
unless (if not)
Bir eylem gerçekleşmedikçe diğer eylemin gerçekleşmeyeceğini belirtir.
Sıkı/ hummalı çalışmazsan sınıfı geçemezsin.
_ You won’t pass the class unless you study hard.
provided ....that
Bir eylemin gerçekleşmesi durumunda diğer eylemin gerçekleşebileceğini belirtir.
Hava güneşli olursa (olması durumunda) deniz kenarına gideceğim.
_Provided that it is sunny, I wilI go seaside.
in the event that
Bir eylem gerçekleştiği takdirde diğer eylemin düşünülen şekilde gerçekleşeceğini belirtirken kullanılır.
Hava yağmadığı takdirde(aksilik olmazsa) dışarıda olacağız
_ İn the event that it doesn’t rain, we wilI be out door
on condition that
Bir eylemin gerçekleşmesi koşuluyla diğer eylemin gerçekleşeceğini belirtir.
Zamanında bitirmen koşuluyla sana para veririm.
_ On condition that you finish it on time, I wilI pay you for that money.
supposing that
Bir eylemin gerçekleşeceği varsayımıyla diğer eylemin gerçekleşeceğini belirtir.
O söylediyse (farz edelim ki söylemiş) ne yapabilirsin ki.
_ Supposing that he told that, what could you do.