Or
Okuyabilmeli veya yazabilmeli.
_ He must read or write.
Either……or
Ya okumalı ya da yazmalı.
_He must either read or write.
but
Yazamıyor ama konuşabiliyor
_He can’t write but be can speak.
Otherwise
Bu elbise üstüme uymadı/ oturmadı Yoksa, lacivert bana yakışırdı.
_ This jacked doesn’t fit on me. Otherwise, darkblue would suit me.
Yet/ still
Konuşamadı, halbuki konuşabiliyordu.
_ He wasn’t able to speak, yet/ still he could speak.
however
to tell the truth (doğrusunu söylersek),
Doğrusunu söylemek gerekirse ben onu sevmiyorum.
_ To tell the truth, I don’t like her.
actually (gerçek şu ki),
in fact (gerçekte)
as a matter of fact (mesele şurasındaki)
on the contrary / in contrary (aksi taktirde),
İngilizcenin zor bir dil olduğunu söylenir. Aksine kolay bir dil.
_English is said to be a difficult language. On the contrary, it is very easy.
quite the opposite (tam aksine)
nevertheless (buna rağmen),
Söyledikleri doğru ancak, kabaydı
_ He said was true; nevertheless, it was unkind.
nonetheless (herşeye rağmen),
even so (öyle olsabile yine de)
on the other hand (diğer taraftan),
on the one hand (bir taraftan)