Etiket arşivi: Göktürkçe

Öz Türkçe

_  بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم_

      Türkçenin,  İngilizcenin,  Arapçanın,  Rusçanın, …,

çekim prensipleri nasıl işler?

Türkçe, İngilizce, Arapça, Rusça nasıl birer dil?

                                                 (  Türkçe anlatım )

                                            _  بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم_

Türkçenin çekim sistemi nasıl işler?   Türkçe nasıl bir dil?

Yardımcı Fiiller Neydi?

      Bazen bir isim, bazen bir sıfat/sayıdan cümleler;

Ör: O çaresiz (er)i-di./oldu./ kaldı./ bulundu. vs.

Veya bir tarzla çekimlenmiş fiillerden, birleşik tarzlı çekim;

Ör: Çalışır (er)i-miş./ Çalışır ol-muş.

       ya da sadece zaman  çekimi;

Ör: Çalışır  (er)i-di./ bulundu.bulunacak.olacak.

           Yine, bu bir tarza bağlı fiillerden bir kip elde edebilmek; 

Ör: Çalışır ol-abilir./-malı/-sa(keşke)/-a vs. için yardımına başvurulan fiillere  yardımcı fiiller denir.

Türkçede bu fiiller; (er)i, ol, kal, bulun gibi  fiillerdir.

 

Not: Türkçenin temel yardımcı fiili  ‘er-…’ (olmak/ yer almak/ bulunmak) fiilidir.

Not:

Türkçede devam tarzı eki  ilkin  ‘…-ür’ (-yor) (oluyor)

bitmiş tarz eki  ilkin ‘…-ük’ (-miş) (olmuş/oluk) ekiydi.

+________

er-ük  /  er-ür

Ya da;       ar-ük  /  ar-ür

+_________

Ya da birlikte;       -- -    ar-ür

                               -- -k     ar-ük

Durum fiili;

Mastar:

er-mek_  yer almak, olmak, bulunmak,

Devam eden durum:

er-ür   _  yer alıyor, oluyor, bulunuyor,   erür, arür,

Bitmiş durum:

er-miş _  yer almış, olmuş, bulunmuş,    ermiş, armış,

Bitik durum:

er-ük   _  yer alık, oluk, bulunuk,            erük, arük, uruk

Örnek;  Bodun_boy, millet, kavim

İsmin (erük) durumu;

bodun-erük

bodunuruk

bodunuk           _ boy yer alık/yer almış/olmuş/bulunmuş

    İsmin  (erük  erür) durumu; bodunuk arür  _ boy yer almış bulunuyor

 -k erü     bodunkarr

-k er         bodunkar

 -g e         bonunga 

---------( bizirike_biz erük-e_bize (yazıtlardan))

   -e           boduna

 

    ---------kalıplaşmış bir ifade ----------

ük (iç)

k-er-ük  ( içeri )

k-er-ük-erük  (iç yer alık olmuş)     

k-er-ik---ik

k-er-iy---i

Ali  (----- içeriyi --------) sildi.

 

___   içk-er-ük-er-ür  (iç yer almış oluyor)     

k-er-ik -er

k-er-iy -e

Ali ( ------ içeriye ---------)  girdi.

 

___ içk-er-it-ük  içi yer edik/ yer etmiş )  

k-er-it-ek /-ey

k-er-id-e

Ali (-------- içeride ----------)  bekledi.

 

___  içk-er-it-ük-ük

k-er-it-ek-ik

    içk-er-it-ek-i        

 

taş (dış)

taş-ük  ____ taşık  ____   taşıy  ____ dış olmuş

taş-ük arük  __

taşkaruk  _

taşgaru  __

dışarı

------Ali dışarı çıktı.

 

taş--k-arük-arük

taşkarık-ık  ______

taşgarığıy ____

dışarıyı

-----Ali dışarıyı temizledi.

 

taş--k-arük-arür  ______

taşkaruk-ar  _____

taşgaruya ______

dışarıya

----- Ali dışarıya çıktı.

                                 

…çıktığı yer dış(ık)_ar_ı(k)_(ı)s_ı(g) oluyor.

…dışarısı

 

Yazıtlardan (Moğolistan);

bir’ig’er’ü    kün ortu’_s’__’    ır’ig’  ar’ u_

kur’ığ’ar’u   kün   bat’_s’ık’     ır’ig’  a_’_ _

yın’ğ’ar’u     tün  ortu’_s’__’    ır’ig’  ar’ u_

önğre            kün  toğ’ _s’ık’ ın’_’-ğ’  a_’_ _

+-------------------------------

’_s’ık’  ın’ ır’ig’ ar’ u

Ör:   taş’ık ar’ık’ _s’ık’  ın’  ır’ig’ ar’ u

taş’_k ar’ı_’ _s’ı_’ _n’  _’_g’ a_’ _

dış’__ ar’ı_’ _s’ı_’ _n’  _’__’ a_’ _ (dışarısına)

 

Ör:    iç’ük er’ük’_s’ük’ _n’  er’it’  ük’ __’ ük

iç’_k er’ig’_s’ig’   _n’  er’it’  ek’ __’ ig

iç’__ er’i_’_s’i_’   _n’ __’_d’ek’ __’ i_

iç’ük …=

iç’ük er’ük’… = iç yer almış (içeri)

iç’ük er’ük’_s’ük’…=  iç yer almış’ı/yer almışlığı/yer almışsı olmuş (içerisi)

iç’ük er’ük’_s’ük’ _n...= iç yer almış’ı/yer almışlığı/yer almışsı olmuş olan (içerisi olan)

iç’ük er’ük’_s’ük’ _n’  er’it’  ük’ …=  iç yer almış’ı olan yer edik (içerisinde)

                                              (…-ük= olmuş) (içerisinde olmuş/içerisindeki)

 

Konuya bir de şöyle yaklaşalım. Mesela ‘sararmak, kızarmak, bozarmak, yeşermek’ gibi mastar hâlinde olan fiiller, fiil çekimlerinde, ‘sararır, sararıyor, sararmış, sararık…’gibi çekimlenirler.

sararır’ veya ‘sararıyor’ çekimli yapısını ele alalım.

sararıyor’_ ‘Onu her gördüğümde benim yüzüm sararıyor.

‘Sarı(g)’ renk adından oluşturulmuş bu çekimin eski biçimi ‘sargarur’dur. Açılımı ise ‘sarıg-arür’ şeklinde olur. Yani, ‘sarı oluyor

yani, ‘sarıg erür’.

Demek ki yapıda bir ‘er’ yardımcı fiili ve ‘-ür’ (-yor) devam tarzı eki bulunur. ‘Sararık’ yapısına ise yine bir ‘-er’ yardımcı fiili ve ‘-ük’ bitmişlik eki vardır.

Aynı biçimleri yön bildiren sözcüklerle de kullanabiliriz. Eski biçimiyle,

taş (dış)

taş-ık (dış oluk/dış olmuş/dış)

taş’ık ar’ür (dış oluyor)

taş’ık ar’ük (dış oluk/dış olmuş)

Yine,

iç’ük er’ür_ ‘Ali içkerür geldi.’   (Ali iç oluyor geldi.)

iç’ük er’ük_ ‘Ali içkerük geldi.’ (Ali iç oluk/ iç olmuş geldi)

 

Bu arada,  ‘… ortusungaru, …birgerü…’ gibi yapılarla benzerliği fark ediyoruz. Öyleyse ‘-garü,        -gerü’ eki de

-ük’ar-ür veya

-ük’ür-ük  şeklindeydi. Yine, ‘-gar??’ eki de öyle.

Buradan da aslında yönelme hâli eki ‘–ka’ daki ‘-k-’ ekininin tesadüfi olmadığı sonucuna varılır.

Peki –k (-ük) eki belirlilik takısıydı? Yani, aynı anda hem –i (ük) ve hem –a (ka) hâli nasıl olur?

 

Durum şöyle, -ga/-ka (-ük’ar-) yapısı aslında –i ve –e hâlinin birleşimidir ve belirli veya tanıdık bir eşyanın -e hâlindeki kullanımıdır.

 

Yani ben,  ‘Ali ata (atga) bindi.’  derken, siz bu atı tanıyorsunuz aslında.

Yine, ‘Ali atı (atıg) bindi.’ derken de siz atı tanıyordunuz.

 

Eğer ben, ‘Ali bir ata bindi.’ demiş olsaydım atın belirsiz bir ‘at’ olduğunu vurgulardım.

Yine, ‘Ali bir atı bindi.’ dersem de aynı, ‘at’ gene belirsiz bir ‘at’ olurdu. Buradan da demek ki (Türkçe için) isimler -i akuzatif ve –e datif hâlinde ‘bir/herhangi bir’ sözcüğü kullanılırsa ifadeler belirsizlik bildirebilir.

Bütün bunların bire bir karşılığı ise…

Ali bir at gördü. (yalın durum ‘at’)

         Ali atıg bindi._Bindiği şey at oldu. Yine, ‘Ali at oldu/at olmuş bindi.’ Veya ‘attı bindi.

Ali atıga bindi._Bindiği şey at olmuş oluyor. gibidir.

Türkçe için,

Demek ki ismin; -i ve –e hâllerinin kökeni ‘er-’  yardımcı fiiline ekli tarz eklerinden (-ük, -ür eklerinden) gelmektedir. Bunlar ise eski biçimleriyle ‘erük’ ve ‘erür’ şeklindeydi. Bugün ise,

erük_ olmuş, bulunmuş/bulunuk, yer almış/yer alık,

erür_ oluyor, bulunuyor, yer alıyor gibidir.

 

Bu arada, aynı yapılar fiil çekimleriyle de kullanılırdı, kullanıldıklarında ise fiillerle kastedilen hareketin bitmiş (erük) ve devam (erür) tarzlarını verirlerdi.

 

__O sırada Ali çoktan gidikti.  Yani gitmişti.

__Eve girdiğimde ışıklar sönüktü.

 

sönmek_ sönük

ermek_erük  (yer alık, bulunuk, oluk/yer almış, bulunmuş, olmuş)

__ Ali atı bindi.

__Ali atıg (at erük--atık) bindi._ Ali at yer almış (şey) bindi._Bindiği şey at yer alık/at oluk, olmuş, olup.

__Ali ata bindi.

__Ali atga (atıg erür) bindi._ Ali atıg yer alan/yer alıyor olan bindi._ Bindiği şey at yer alıyor./At yer alık oluyor.

atıgarur

atıgar

atıga

atga

ata

 

 

   İsmin hâli/ durumu;

       -i hâli; (belli, belirli, bildik, tanıdık, bulun-(d)-uk, yer alık nesne)

                   Bitmiş tarz;   erük/ uruk, uk  (Türk bodun-uruk/ bodun-uk_ Türk millet olmuş)

 

ör; Men at-ık körtüm_ ben at oluk/ at olmuş gördüm.

     Ben gördüm o şeyi ki o at olmuş/at bulunmuş/at yer almış.

 

       -e hâli; (belli, belirli, bildik, tanıdık, oluşmuş, yer alık/almış bulunan/ bulunuyor olan nesne)

 

Bitmiş tarz-da…; -ük

Devam eden;  -ük arür (-karür/-karü/-garu, -gar, -ga, -a)

 

ör; Men atıka bindim._ Ben (o an) at yer almış bulunan bindim.

Bindiğim şey o an at yer almış bulunuyordu.

_  O şey ki at yer alıyordu.

Yukarıdan beri gördüğümüz üzere çekim ekleri hecelerine bölünürken kapalı hece bölünmesi gerçekleşti. Yani hecelerin sonu açık değildi. Örneğin,

 

‘dışarıdaki’ söz çekimi; -şa--da-ki  gibi açık heceyle değil, dış-ık-ar-it-ak-ik gibi bölündü.

Bu durum dilin oluşum esnasındaki eklerin kökenleriyle alakalıdır. Aynı şey çekimli fiil yapılarında da vardır. Örneğin,

yazdırıldı’ çekimli fiil yapısı, burada da yine yaz-dı-rıl-dı şeklinin aslı; yaz-it-ür-il-it-ük gibidir.

Yine bu da dilin oluşum esnasındaki eklerin kökenleriyle alakalı bir durumdur.

Bunları bilmenin ise şu faydası olabilir. Eklerin zamanla yumuşayıp sonra erimesi sonucu mevcut bölgü yazımda veya konuşmada kolaylık sağlayabilir fakat yeni sözcüklerin türetiminde kapalı hece, sonu sessiz bir harfle bitme durumu, eklerin kökeninin bilinmesi, kelime türetme açısından kolaylık sağlayacaktır.

‘Bilgi’ sözcüğündeki –gi ekini tek bir ek gibi bilmek yerine birleşik bir ek ‘bil-ük-ük’ olduğunu bilmek sözcük türetimi açısından faydalı olabilir.

Konumuza dönebiliriz…

  İsim çekimleri        ( ismin durumları/ hâlleri )
İsim + Durum fiilleri
  Belli nesne,  –ü(k) hâli

-i hâli

(yer almış, yer alık eşya)

Bitmiş tarz

–ü(k)  e(rür) hâli

-e hâli

(yer almış bulunuyor olan)

yer al------------ıyor olan

21.yy … … … …. … … … …
Bitmiş

(perfect)

millet yer al-ık/oluk/olmuş yer al-ık/-mış oluyor
     İlkin … … … …. … … … …
Bitmiş

(perfect)

bodun er-ük/ ur-uk/ --uk/ --ug/ --u- er-ük ar-ür

----k ar--r

----k ar---

----k a----

----- a----

 

Öyleyse şöyle devam edelim. İsmin –e hâli öznenin bir hareketi yaparken yapmış olduğu yönelme veya yaklaşma hareketlerinden dolayı oluşmamıştır. Ve hem yönelme veya yaklaşma hareketleri birer fiil, ayrı birer fiildirler.

Yani, ‘Ata bindim.’ derken, ‘Ata yönelip bindim.’, ‘Ata yaklaşıp bindim.’ kastedilmez.

Yukarıdan da gördüğümüz gibi ismin çekimlerini, daha doğrusu hareketten kalan durumunu, tabiat içerisindeki durumunu veya tarzını yine durum fiilleri, yardımcı fiiller karşılar.

Atı bindim.’ derken, ‘Bindiğim şey at oldu./at olmuştur.’

Ata bindim.’ derken, ‘Bindiğim şey at oluyor.’ denilmek istenir.

Demek ki ortada bir geçmiş eşya (at), bir de devam eden ya da devam ettiren, varlığını dil sahasında devam ettiren bir eşya (at) vardır.

İşte bu yüzden isimleri kategorilerine ayırırken, ismin durumları/ hâlleri veya isimlerde tarz demek yeterlidir.

 

Bu arada ismin –i ve –e hâllerinde özne eşya üzerinde etkin değildir. Eşya kendisi ya yer almış veya yer alıyordur.

İsmin –de durumunda ise yine bir bulunma ve buna bağlı bir devamlılık vardır. Farklı olarak eşya (özne olan eşya) bulunduğu yer/zaman/şahıs üzerinde etkin hâldedir. Yani eşyanın kendisi bu yere yer etmiştir.

 

   İsmin -de hâli/durumu;

-de durumu;

    içeri_ iç’ük’er…ük          (içkerig)         (iç’ik/-g-ğ-y-i yer alık)

içeride_ iç’ük’er…it’ük       (içkeriteg)       (iç’ik/-g-ğ-y-i yer edik)

 

içerideki_  iç’ük’er…it’ük’ük (içkeritekig)    (iç’ik/-g-ğ-y-i yer edik bulunmuş/ olmuş)

İçerideki adam_ içi yer edik bulunmuş adam’

 

                       Türkçenin Çekim Sistemi

    İsim çekimi Fiil çekimi
    İsim Durum fiili

ve tarzı

 Hareket fiili

ve tarzı

Durum fiili

ve tarzı

(ük)

Men

(ben)

    at --ık bin-ür

    (biniyor)

bin-it-ük

(bindik)

bin-miş

(binmiş)

bin-ük

(binik)

er-ür        

   (bulunuyor)

er-it-ük

(bulunduk)

er-miş

(bulunmuş)

er-ük

(bulunuk)

     at  yer alık
-e

(-k erür)

    at --ık arür
 at  yer alık bulunuyor
-da

(-k er-it-ük)

    at --ık ar-it-ük
     at ı yer etik
-daki

(-k er-it-ük-ük)

    at --ık ar-it-ük-ük
 at ı yer edik bulunmuş…

 

DİAE

(Old Turkish)

Türkçenin isim ve fiil çekimi
İsim çekimi   Fiil çekimi
İsim Bitmiş

Tarzda

Devam

Tarzında

Fiil Tarz Ekleri Durum

Fiil

Tarz Ekleri
Durum fiili Durum fiili
Yer alan Men

Sen

O

Biz

At erük        (budunuruk)

--ık

(yer alık, olmuş)

 

 

 

bin

 

-ür

-it-ük

-miş

-ük

er/-i -ür   (-iyor)

-itük/ -dik/-di

-miş

-ük

At erük

-- ık

---k

---g

( yer almış )

erür

ar-r

ar--

a---

(oluyor)

 

bin

 

 

Yer eden   (taş’üker’it’ük)

(taşkaritak) -dışarıda-

 

(dışı yer edik)

(taşkaritak-ik)

 

  at- ---ük er’it’ük

---ık  ar’it’ak

---ık  ----tag

-----  ----ta-

(yer edik)

at- ---ük ar’it’ak’

----ığ------tak

ük

ik

 

 

Örneğin;

…. bil(i)ti(k) er(i)ti(k)m

bildi         idim

bildiydim

 

Ör; Men bilikig bil(i)ti(k)            Ya da,  Men bilikig bil(i)ti(k) er(i)ti(k)/ ertik/ erti

Ben bilgiyi    bildi   (m).                   Ben bilgiyi    bildi          idi    (m).

Sen bilikig bil(i)ti(k)-n mı?

Sen bilgiyi    bildi   (n) mi?                  

 

Yine;

    Men bilikig bilmiş

Ya da,  Men bilikig bilmiş  er(i)ti(k)/ ertik/ erti

Ben bilgiyi  bilmiş   (m).                    

Ben bilgiyi    bilmiş    idi    (m).

  Fiil çekimleri
Hareket fiileri Durum fiilleri
 İlkin Devam tarzı kel-ür  er-ür/ irür
Bitmiş tarz kel-miş

kel-it-ük

kel-ük

er-miş

er-it-ük/ er-t-i/ erdi / idi

er-ük

 21.yy Devam tarzı gel-iyor

geli-y-ir

gel-yap

gel-i-yaar

yer alıyor
Bitmiş tarz gel-miş

gel-(i-)-t-i( k)

-(--)-t-i( y)

-(--)-t-i( -)

gel-ik

gel-(i)k/g-en

gel-ip

yer almış

yer al-(i-)-t-i(k/y…)

-(--)-t-i( y)

-(--)-t-i( -)

yer al-ık

yer al-(ı)k/g-an

yer al-ıp

Tablo üzerinde biraz konuşalım.

Dikkat edersek tablo tarz eklerinin işletildiği bir tablo olarak yer aldı ve fiiller hareket ve durum fiilleri diye ayrıldı. Yani tarz ekleri bu hareket ve durum fiillerine ilişik vaziyettedir. Tarz kısmı ise devam eden hareket veya durum ve bitmiş hareket veya durum olarak kısımlandı. Fakat tabloyu incelediğimizde, şimdiki zaman ve geçmiş zamanlı ifadeler tablodan bulunabilmektedir. Öyleyse zaman nedir ve dilde nasıl yer alır?

Şöyle diyelim –dı geçmiş zaman ekinin aslı –(i)tük’tür. Yani ek birleşik yapıdadır vee iki ayrı parçadan oluşur. Bunlardan birincisi –(i)t eki, hareketi geçmişe götürme algısını verebilen bir ek, ikincisi ise –ük bitmişlik ekidir. Bu ise ‘sönük, çizik’ sıfat fiillerinde olduğu gibi hareketin eşya üzerinden geçtiğini bildiren bir sıfat fiil ekidir. Bunun yerine, -miş, eki de kullanılabilir ve ifadeler; ‘çizik, sönük, sönmüş’ şeklinde de kullanılabilirler.

Öyleyse –dı eki –dık ekinden gelir. –Dık eki ise sıfat fiil ekidir. Sıfat fiiller ise bir zaman bildirmezler. –Dık’tan önce -(?)t eki vardı ve bu ek bir fiildi. Yine fiiller anlam olarak geçmişle ilgili bir algı oluştursa da geçmiş zamanı kurmak veya oluşturmak için ortaya çıkmazlar. Demek ki ek (-dı?/-dık eki) bitmişlik ekidir. Yani Türkçede geçmiş zamanı bitmişlik eki karşılar.

Yine öyleyse Türkçede fiil çekimlerinde kurgu, başlangıçta devamlılık ve bitmişlik üzerindedir.

 

Bundan sonra, eğer Türkçeyi öğrenmek isteyen biriyseniz 21. yüzyıl  Türkçesi için şöyle yaparsınız.

Fiil çekimlerinde fiiller hareket fiilleri ve durum fiilleri diye iki kısma ayrılırdı. Hareket fiilleri; çalışmak, okumak, yazmak, gitmek, gelmek gibi fiiller; durum fiilleri ise; olmak, bulunmak, yer almak veya yer etmek, kalmak, görünmek, durmak gibi fiillerdi. Durum fiili ilkin ‘ermek’ fiili olmuştur ve bugünkü (mevcut, var) bulunmak, (zaten) yer almak anlamındadır.

Türkçede tarz ekleri bölgelerine göre değişiklik gösterse de aynı işlevi görürler.

Devam  tarzı ekleri; -ür, -yor, -yaar, -yap, -an gibi ekler iken,

Bitmiş tarzın ekleri; -mış, -ip, -gan, -d-ık, -ık gibi eklerdir.

Bundan sonra bu ekler hareket ve durum fiillerine eklenirler. Eklendiklerinde ise yukarıda fiil çekimi tablosunda olduğu gibi görüntü kazanırlar.

Dikkat edersek Türkçedeki zaman tabloları hep bu temel tablo üzenden yani bir tarza bağlı hareket ve durum fiillerinin karşılıklı bir şekilde birbiriyle eşleştirilmesiyle oluşturulur.

 

Hareket fiili     Durum fiili

Devam tarzı;     kel-ür/

-yor             er-ür/   irür (yer alıyor/oluyor/bulunuyor)

----------------------------------------------------------------

Bitmiş tarz;    kel-miş            er-miş/ imiş     (yer almış/olmuş/bulunmuş)

-(ü)ken       er-(ü)ken

kel-it-ük             er-it-ük    (yer edik/olduk/bulunduk)

er- t-i_

e--d-i_

i_-d-i_

kel-ük           er-ük      (yer alık/oluk/bulunuk)

İşbu şekliyle ele alındığında bir süredir söylemeye çalıştığımız üzere Türkçede zaman olayı zaman çizgisi  şeklinde (geçmiş–şimdiki–…) değil, bir devamlılık ve bir tamam olma yani devam etmeme üzerine kurguludur. Ve bu ister hareket fiili veya durum fiili olsun.

Şöyle bakalım:

Bir işveren olsun ve bu işverenin çalışanları olmuş olsun. Günün sonunda çalışanlarla ofisinde toplantı hâlinde bulunsun. Çalışanlarının işlerini çalışıp çalışmadıklarını öğrenmek istiyor diyelim. İşveren soruyor.

İşveren:  Ali sen?

Ali: Çalışıyorum.

İşveren: Veli sen?

Veli: Çalışmışım./Çalışmışam.

İşveren: Ya siz?

Çalışmışız/Çalıştık.

İfadeleri gördük. Şunu anlıyoruz, bütün bu ifadelerde bir zaman olayı bulunmamakta, konu mevcut durum üzerinde (sıfatlar üzerinde, ‘hâlâ çalışan’ ve hazırda ‘çalışmış olan’ insanların durumları) üzerinde konuşulmaktadır.

 

 

Türkçenin fiiil çekimi, basit ve birleşik durum fiili çekiminin yapısal  kurulumu nasıldı.

Örnek;

Onu bir kere görmüştüm.

Onu görmüş bulunmuştum bir kere.

Onu görmüş bulunmuş bulunuyordum o anda.

Not; Türkçede olumsuzluk eki –me/-ma hareket fiilinindeyse hareket fiilini; durum fiilndeyse o fiili olumsuz yapar.  Ve fiil edilgen yapıda eğilse fiil kökünden hemen sonra gelir.

Onu görmüş bulunmamış bulunuyordum o anda.

  Hareket fiili Durum fiilleri

(basit durum)

Durum fiilleri

(birleşik durum)

Devam tarzı Çalış-an/ -ıyor Ol-an/ -uyor

Bulun-an/ -uyor

Yer al-an/-ıyor

Er  -ür

Ol-an/ -uyor

Bulun-an/ -uyor

Yer al-an/-ıyor

Er  -ür

Bitmiş tarz Çalış-tı(k)/ -mış/ -ık/ -acak Ol -tı(k)/ -mış/ -ık/ -acak

Bulun -tu(k)/ -muş/ -uk/ -acak

Ye al -tı(k)/ -mış/ -ık/ -acak

Er( i-)-tı(k)/ -mış/ -ık/ -acak

Ol -tı(k)/ -mış/ -ık/ -acak

Bulun -tı(k)/ -mış/ -ık/ -acak

Ye al -tı(k)/ -mış/ -ık/ -acak

Er –(i-)tı(k)/ -mış/ -ık/ -acak

 

_  بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم_

İngilizcenin çekim sistemi nasıl işler?  İngilizce nasıl bir dil?

Türkçe, İngilizce, Rusça ve  Arapçada, fiillerin bir şahsa,  zamana, ve tarza göre çekimlenmiş haber kipi tablosu hakkında konuşalım.

Öncelikle diller üzerinde var olan bir durumu izah edelim. İngilizce bunun için en uygun dil olacak.

Şu ana kadar  dört dilin fiil çekimlerini  işledik, ve her bir dilin fiilleri hareket fiilleri ve durum fiilleri diye ikiye ayırdık. Gerçekten de fiilleri böyle şahıs, zaman ve tarza göre incilemeden önce ilkin bu dillerin fiillerini öncelikle hareket fiilleri ve

durum fiilleri olarak ikiye ayırmak gerekir. İkinci olarak tarz(aspect) ayrımına bakılır. Bunlar ise temel olarak devam eden (progressive) ve

bitmiş (perfect) tarzdır.   Sonra da  zaman mefhumu ve fiilin şahsı diyelim.

İngilizceyi öğrenecek birisi de öncelikle fiillerin ( hareket fiillerinin diyelim) tarzına bakar.

Not; İngilizcede fiillerin devam eden hareket ve bitmiş hareket durumlarını ifade eden fiil+-ek yapısı sıfat fiillerden yani ‘participle’den oluşur. Bunlara da, ‘present participle’ ve ‘past participle’ denir. Denir fakat bu tabir doğru bir tabir değildir. Hem göreceğimiz üzere fiillerin bu şekilleri fiil çekimlerinde (tense) lerde kullanılırken ‘ continuous/ progressive’ ve ‘perfect’ tabirleri kullanılır. Biz işi baştan alalım.

İngilizcede devam eden tarz (aspect); verb-ing _ (work-ing) yapısıdır. Ve bu yapı hareketin sürdürüldüğünü, devam ettirildiğini, bildirir. Ve fiil sıfat fiil olduğundan Türkçede  -en/ -an ekiyle karşılanır. Yani ifade, ‘çalış-an’ olur.

İngilizcede bitmiş tarz (aspect); verb-ed(3) _ (worked) kalıbıyla sağlanır. Ve bu yapı hareketin artık sürdürülmediğini, bitmiş olduğunu bildirir. Türkçede genel olarak –mış, -ük, ve –dü(k) ekiyle karşılanır. Yani ifade ‘çalışmış (olan)’  şeklinde çevirilir.  Öyleyse şu ana kadarki görüntü;

Devam tarzında; …working _ çalışan

Bitmiş tarzda; … worked _ çalışmış

… olarak şekillenir. Şekillenirken de bu her iki durumda bir zaman olayı oluşmaz.

Bundan sonra ise durum fiillerine bakılır.

İngilizcede durum fiili (yardımcı fiil) (to be) devam tarzında; ‘being’_ olan/ bulunan

bitmiş tarzda; ‘to been’ / olmuş/ bulunmuş ‘tır.

…geçmiş zamanları işliyoruz

‘be’_olmak/ bulunmak  fiili devam tarzlı fiille; ‘to be working’_ çalışan olmak (çalışıyor olmak) şeklinde kalıplaşır ( be verb-ing ) Geçmiş zamanda  şahsına göre ‘was/ were’  ile desteklenir ve ifade,

‘…was/were + (being) + verb-ing’ olarak kalıplaşır.

Ör;

I    was   (being)  working

_ Ben çalışan/-ıyor (bulun-an/-ıyor) idim. ( past continuous )

I    was   (being)  worked  _ Ben çalışmış (bulun-an /-ıyor) idim.

Not;  Bu  kalıp ingilizcede  pasif  cümler için kullanılır.

                   S +  was +  being + v-ed(3)

The  glass  was   (being)  broken

_  Cam  kır(ıl)mış/ kırık (bulun-an/-ıyor) idi. ( past passive)

‘be’ olmak fiili bitmiş tarzda ‘to have’

_sahip olmak ile desteklenerek,

… ‘to have  (been) worked’  _ çalışmış olmuş olmak, veya,

‘to have  (been) working’ _ çalışan /-ıyor  olmuş olmak, şeklinde kalıplaşır. Geçmiş zamandaki görünüm ise;

Ör;

I had  (been) worked

_ Ben çalışmış (bulunmuş)  idim ( past perfect )

I had  been   working

_ Ben çalışan/-ıyor   bulunmuş  idim.  ( past perfect continuous )

… gibidir.

       Durum fiili;

Olmak/ bulunmak_to be

Hareket fiili

(çalışmak)

Devam tarz

progressive

He was

İs

will be

would be

being working
Bitmiş tarz

perfect

He had

has

will have

Would have

been worked

 

_  بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم_

Arapçanın çekim sistemi nasıl işler?  Arapça nasıl bir dil?

 

Öncelikle doğma dili Arapça olanlar için şöyle başlayabiliriz. Ve Arapçayı öğrenenler için,

Eğer Arapçayla ilk defa karşılaşan biriyseniz, bundan sonrasına devam edebilmeniz için, Arapça  için kullanılan alfabeyi, (  الأبجدية )  ve sesletim şeklini bilmeniz gerekiyor.

Türkçeyi işlerken fiilleri hareket fiilleri ve durum fiilleri diye iki kısma ayırmıştık.

Hareket fiilleri, çalışmak (…….), oturmak ( ……),  yazmak ( ﻜﺗﺐ ) gibi fiillerdi.

Durum fiili ise, er-mek (  ﻜﻥ )  fiiliydi.

 

Türkçenin tabii yapısı eklemeli dillerden olmuştur ve bu ekler fiillerin sonrasına (sağına_21.yy_) iliştirilirler. Türkçenin fiil çekim sistemi yapısal olarak başlangıçtan devamlılık ve bitmişlik üzerine kuruludur. Bu ekler ise;

Devam tarzı (progressive be+ verb-ing ) ekleri; -ür, -yor, -yar, -yap ekleridir. Ve bunların her biri süreklilik yani devamlılık bildirirler. Bu bakımdan –en/-an devamlılık bildiren sıfat fiil ekinin yerini alırlar. Arapçada fiilin devamlılık bildiren durumuna ‘fiil-i mudzariğ’ denir.

Bitik/bitmiş tarz ( perfect have + verb-ed3 )  ekleri ise; -ük, -üp, -(k), -mış , -(ü)kan eklerinden biridir. Bu eklerin iliştirildiği fiillerin Arapça karşılığı ise ‘fiil-i madzi’ olarak adlandırılır.

 

Örneğin;

yazmak_ ( ﻜﺗﺐ ) hareket fiili;

 

Devam tarzının (erkek) 3. şahsında;  Yazıyor _ ﻳﻜﺗﺐ  [ yektubu ]

Bitmiş tarzın (erkek) 3. şahsında ise; Yaz(k)_ ﻜﺗﺐ  [ ketebe]

… şeklindedir.

 

     Durum fiili ise Türkçede; er-, ol-, kal-, bulun-, görün-, yer al- gibi fiillerdir. Tarz ekleri bu durum fiillerine ilişik de olabilir.

Örneğin; ‘ermek’ veya ‘olmak’ fiili;

Devam tarzında; ‘erür’ veya ‘oluyor’ gibidir. Arapçada ise olmak_( ﻜﻥ ) fiilinin ‘mudzariğ’ şekli;                          ﻳﻜﻮﻦ [yekünü] kullanılır.

 

Bitmiş tarzda ise; ‘erük, er(i)tük’ veya ‘oluk, ol(u)tu(k)’ şekli kullanılır ve fiilin ’madzi’….

ﻜﻥ [kane] şekliyle karşılanır.

Şöyle güncelleştirelim;

 

O (erkek) yaz-ıyor        _  ﻳﻜﺗﺐ ﻫﻭ [ hüve yektubu ]

O (erkek) yaz-dı/-mış   _  ﻜﺗﺐ  ﻫﻭ [ hüve ketebe ]

 

Durum fiillerinde ise;

 

ol-uyor       _ ﻳﻜﻮﻦ  [ yekünü ]

ol-du/-muş _ ﻜﻥ    [  kane ]

 

Bundan sonra eğer ben,

ﺍﻜﺗﺐ ﺍﻦ  [Ene ektubu] _ ( yazıyorum/yazandırım) dersem demek ki hareket üzerinde, hareketi devam ettiriyorumdur.

ﻜﺗﺑﺕ ﺍﻦ [Ene ketebtü]_ (yazdım/yazmışım) dersem demek ki hazır zamanda, şimdiki zamanda hareketi tamamlamış bulunmaktayım.

 

Yine,

ﻳﻜﺗﺐ ﻜﻦ ﻫﻭ [Hüve kane yektubu]_ (yazıyor oldu/ yazan oldu/ yazan idi ) gibi, hareket ve durum fiilini aynı cümlede kullanırsak bu kez hareket devam eder, durum bitmiş olur.

ﻜﺗﺐ ﻜﻦ ﻫﻭ [Hüve kane ketebe]_ (yazmış oldu) gibi söylediğinde ise bu kez hareket de durum da tamamlanmış, bitmiş tarzdadır.

 

Hareket fiili     Durum fiili

 

Devam tarzı;       ﻳﻜﺗﺐ              ﻦ ﻳﻜﻭ  (yazıyor // yer alıyor/ oluyor/  bulunuyor)

----------------------------------------------------------------

Bitmiş tarz;        ﻜﺗﺐ                  ﻜﻦ    (yazdı/ yazmış // idi/ oldu/ olmuş)

 

İş bu şekliyle ele alındığında Arapçada da, yapısal olarak,  zaman olayı zaman çizgisi  şeklinde (geçmiş–şimdiki–…) değil, bir devamlılık ve bir tamam olma yani devam etmeme üzerine kurguludur. Bunun hareket fiili veya durum fiili olması fark etmez.

Daha açık bir şekilde ifade edersek, aslında Arapçada ve Türkçede fiziksel zaman olarak, mesala dünde kalmış bir hareket veya durum dile taşınamamaktadır. Bunun için yardımcı sözcüklerden, zaman bildiren ‘dün’ gibi sözcüklerden yararlanılır. Yani hareket veya durum fiilleri tek başlarına geçmişte kalmış bir olayı bildirmezler.

Örneğin, ‘Dersini yazdın mı? Sorusuna tek başına, ‘…yazdım’  dersek hazırdaki, şimdiki bitmiş durumu;

‘…dün yazdım’  dersek hareketinn geçmişte kaldığını bildiririz, bildiririz fakat bu yapay bir göndermedir. Aslında burada hareketin geçmişte kaldığını gramer unsurları ‘-dı’ veya ‘ﻜﻦ’ değil, zaman sözcüğü (dün) verir.

Burasını Arapça  konuşanlar ve Arapça öğrenenler ve herkes için biraz genişletelim. Bir örnek;

________________________________________________________________________________________

مَّا كَانَ مُحَمَّدٌ أَبَا أَحَدٍ مِّن رِّجَالِكُمْ وَلَكِن رَّسُولَ اللَّهِ وَخَاتَمَ النَّبِيِّينَ وَكَانَ اللَّهُ بِكُلِّ شَيْءٍ عَلِيمًا ﴿٤٠﴾  (Ku’ran ayeti)

 

Türkçe; Muhammed, sizin erkeklerinizden hiçbirinin babası değildir. Fakat Muhammed, Allah'ın resülü ve nebilerin sonuncusudur. Allah her şeyi bilmektedir.

İngilizce;  Muhammad is not the father of [any] one of your men, but [he is] the Messenger of Allah and last of the prophets. And ever is  Allah, of all things, Knowing.

Örneğimizin Türkçe mealinde altı çizili ( ‘…değil-dir.’ ve ‘…bilmekte-dir.’ gibi )  sözcükler görüldüğü üzere    -dır ekiyle devamlılık kastetmekte. Bu Türkçe karşılıkların aslı şöyle oldu.

 

… değil erti(k) erür. ___ … değil idi  erür. ___  … değil idür.    ____ … değil’dür.

… değil üdü ürür. ___  … değil dürür. ____ …değil’dür

… bilmekte’dür.

Örneğimizin İngilizce kısmında da  yine ‘to be’ fiilinin şimdiki zaman 3. şahıs şekli ‘is’_-dır şekli kullanıldı

Fakat ayetin Arapça kısmında gördüğümüz gibi her iki yerde de ‘kâne’ (كَانَ  ) _ idi/ oldu anlamında fiilin madzi şekli kullanıldı.

Demek ki fiillerin, ister hareket fiilleri olsun veya yardımcı fiiller olsun, ‘madzi’ şekilleri geçmişe gönderme yapan bir sözcük (dün, iki gün önce) olmaksızın kullanıldığında geçmiş zaman bildirmezler.

Yani, ‘kâne’ (كَانَ  ) _ idi/ oldu yapısı geçmiş zaman değil bitmiş tarzda (perfect aspect) bir yapıdır.

Yani,

… مَّا كَانَ مُحَمَّدٌ _ Muhammed değil oldu(k)/ değil olmuş-tur/ değil  oluk

değil erti(k) _ değil yer alık _ yer alık değil_ yer aldık/almış değil

değil idi

.وَكَانَ اللَّهُ بِكُلِّ شَيْءٍ عَلِيمًا  … _ Ve Allah her şeyi bilen oldu(k)/ olmuş-tur/ oluk-tur.

Sonuç olarak Arapça da, Türkçe de,  fiil çekim prensipleri bakımından, devam eden hareket veya durum

veya,  bitmiş hareket veya durum olarak şekillenmiştir diyebiliriz.

Fakat bunlara rağmen tabiat zamanı/ fizik zamanı olarak Arapçanın haber kipi fiil çekim tablosu nasıl oluşturulur?

  Hareket fiili

(çalışmak)

Durum fiili_ol-, er-(i), bulun-,

(basit durum)

Durum fiilleri_ol-, er-(i), bulun-

 (birleşik durum)

Bitmiş t.

Fiil-İ màzi

 (çalış(k)/ çalışmış)   عَمَلَ

 

(çalışan/ çalışıyor)   يَعْمَلُ

 

كاَنَ

bulundu

(idi).…

يَكُونُ

bulunuyor

.

 

كاَنَ

bulundu

İdi…

يَكُونُ

bulunuyor

.

Devam tarzı

----

Fiil-i muzariğ

 (sonra çalış-an/-acak)  ﺴيَعْمَلُ ﺴيَكُونُ

bulunacak

 ﺴيَكُونُ

bulunacak

  Hareket fiili

(çalışmak)

Durum fiili_ol-, er-(i), bulun-,

(basit durum)

Durum fiilleri_ol-, er-(i), bulun-

 (birleşik durum)

Bitmiş t.

Fiil-İ màzi

 (çalış(k)/ çalışmış)   عَمَلَ

 

(çalışan/ çalışıyor)   يَعْمَلُ

 

كاَنَ

bulundu

(idi).…

يَكُونُ

bulunuyor

.

 

كاَنَ

bulundu

İdi…

يَكُونُ

bulunuyor

.

Devam tarzı

----

Fiil-i muzariğ

 (sonra çalış-an/-acak)  ﺴيَعْمَلُ ﺴيَكُونُ

bulunacak

 ﺴيَكُونُ

bulunacak

 

_  بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم_

Rusçanın çekim sistemi nasıl işler?  Rusça nasıl bir dil?

 

Eğer Rusçayla ilk defa karşılaşan biriyseniz, bundan sonrasına devam edebilmeniz için, Rusça için kullanılan alfabeyi, ‘Kril’ alfabesini (Кириллица),  ve sesletim şeklini bilmeniz gerekiyor.

 

               Rusçanın fiil ve sıfat fiil çekimi, basit ve birleşik durum çekiminin yapısal  kurulumu nasıldır?

  быть (to be_bulunmak) Работать_to work_çalışmak
Несовершенный  вид progressive  action Prog. Participle

Perf. participle

  едя́щий_ bulunan…/ being

eсть ____ O (var)-dır/ .. is being

             

бывший  _  bulunan ol(d)uk …/  been

был  _____ bulundu(k)/ .. had/ has been

pабо́тающий _ çalışan … / working

pабо́тает   ____ çalışıyor  / …is working

     

                  

pаботавший _  çalışmış/ -(d)ık/ worked

работал _____  çalış(k)/   .. had/ has worked

__ бы-/ pабота- ; Yalın durum, tamam olmamış durum/ hareket (çalış-_ pабота-);

работал _ çalıştı

Ör;  __Dün -gün boyu-  ne yaptın?

я работал_ (Ben) çalıştı(k)/ I worked           

__  I worked yesterday. ( simple past )

 

Ör; O an ne yaptın sen?

я работал_ (Ben) çalıştı(k)/ I worked

__ I  was   working. ( past continuous)

  __  Ben  idim  çalışan. __ Çalışıyordum

  __      я  был  работающий

 

Ör;  ( Şu an için)  çalıştın mı?

да, я работал_ Evet, (Ben) çalıştı(k)/

…çalışmış.

__ I  have worked today. ( present perfect )

__  я работавший

__O an ne yaptın?, Ne yaptıydın?/ yapmıştın?

я работал_ (Ben) O an   çalıştı(k)tı(k)/

çalışmıştı(k)

__  I  had  worked. ( past perfect )

__  я  был  работавший

__O an sen hala çalıştın mı?/ çalışmakta mıydın?/ çalışıyor muydun?/ çalışan mı olmuştun?

да, я работал_ Evet, (Ben) O an çalıştı(k)

__  I  had been   working. ( past perfect continuous)

 

__ Ben bulunmuştu çalışan

Türkçedeki;  ‘çalışırdı, çalıştı, çalışmış, çalışıyordu, çalışmıştı, çalışmaktaydı’ çekimli fiillerini rusçada ‘работал’çekimli fiili tek başına karşılayabilmektedi

Diğer; ‘çalışır ve çalışıyor, çalışmakta’  çekimli fiillerini ise ‘работает’ çekimli yapısı karşılar.

 

Geçmiş zamanlar (dı)  ( past  times )

прошедшее время

Şimdiki zamanlar  ( present  times )

настоящее время

Gelecek zamanlar (-ecek ) ( future times  )

Будущее время

Tarzlar

(aspects)

 

Я  читал каждый ден

Я читаю каждый день Я буду читать каждый день Genel

(common)

  Вчера я  читал ___________________   завтра Я будy читать Dakik tarz

(concrete)

  этот момент  я  читал Я читаю  сейча́с

Я пpочитаю завтра

  завтра этот момент

Я будy читать

Devam tarzı

(continuous)

  этот момент  я  читал Уже Уже я читал

Я пpочитал Уже

  завтра этот момент уже

Я будy читать

Bitmiş tarz

(perfect

 Я читал уже два часа  Я  читаю уже два часа   завтра этот момент уже два часа

Я будy читать

Perfect continous

 

 

Dolaylı Tümleç (indirect object)

Dolaylı ( indirect object ) tümleç nedir?

Öznenin, karşısındaki nesneyle doğrudan değil de bir başka nesne kullanmasıyla, dolaylı olarak temasa geçmesidir.

Ör;

Ali kalemini bana verdi.

_ Ali gave me his pencil/

Ali gave his pencil to me.

Not: Dolaylı tümleçli cümlelerde şöyle bir durum da vardır: ‘Ali kalemini bana verdi’ ile ‘Ali bana kalemini verdi’ cümleleri arasında herhangi bir anlam farkı yoktur fakat, bir vurgudan bahsedildiği açıkça görülmekte. Birinci cümlede ‘bana’ ikinci cümlede ‘kalemi’ ögeleri, yüklemin önüne çekilerek vurgulanmıştır.

Türkçede vurgulanacak öğenin yüklemden hemen önce yer aldığını biliyoruz. İngilizcede ise bu cümleler

‘Ali gave me his pencil.

_ Ali bana kalemini verdi.’ ve

‘Ali gave his pencil to me.

_Ali kalemini bana verdi’ olarak çevrilir.

Görüldüğü gibi, İngilizcede bu ayrım ‘to’ gibi ‘preposition’ adındaki yardımcı gramer unsurlarıyla sağlanır.          

     Özne ve yüklem birlikte cümlenin ana unsurlarını oluştururlar. Sohbetin öncesi bilinse dahi bu iki öge olmadan bir cümle oluşturulamaz.

     Şöyle: Sohbetin öncesini biliniyorsa (Camı kim kırmıştı?) ‘Ali kırmıştı’ denebilir. Fakat öncesi bilinmiyorsa sadece ‘Ali kırmıştı…’ demekle bir cümle kurulmuş olunmaz. Yani ifade bu şekilde bırakılmaz. ‘Kırmak’ fiili bir nesne olmadan gerçekleşmez çünkü.

      Demek ki ortada bir de eşya vardır. İşte bu eşya/eşyalar nesnedir. ‘Ali camı kırdı’ gibi. Bu örnekte fiilin taban anlamı nesneyi -i halinde talep etmiştir. Bundan başka nesnesini -e/-den/-ile halinde talep eden fiiller de vardır. ‘Ali cama dokundu/camdan uzak durdu…’ gibi.

   ‘Vermek, sormak…’ fiilleri ‘görmek, dokunmak, kaçınmak...’ fiilleri gibi bir nesne talep eden fiillerden değildir. ‘Ali parayı verdi…’ demekle cümle gene de (eğer öncesi bilinmiyorsa) tamamlanmış sayılmaz. Bu yarım kalmış cümlenin bir başka nesnesi daha olmalı. (Kime verdi?) ‘Veli’ye verdi’ ve bu ikinci nesne unsuruna dolaylı tümleç denir.

Dolaylı tümleçte özne, bir nesne aracılığıyla bir başka nesneyle temasa geçmiştir. Şu örnekleri inceleyelim; ‘Ali Veliyi dövdü’ ve

   ‘Ali Veliyi sopayla dövdü’. İkinci örnekte ‘sopa’, -ile halinde bir nesne olmasına rağmen dolaylı tümleç işlevini görmüştür. Özne, bu nesne dolayısıyla diğer bir nesneyle (Veli) temasa geçmiştir.

   Dolaylı tümleç olayında durum şudur. Dolaylı tümleç cümlede -e/-den/-ile halinde bulunabilir, fakat bununla birlikte cümlede -i halinde bir nesne de mevcuttur. Ve ayrıca dolaylı tümleç cümle içerisinde ortaya çıkar yani şöyle. ‘Ali İstanbula gitti’ cümlesinde ‘İstanbul’  bir yer tümlecidir.

    ‘Ali kardeşini İstanbul’a gönderdi’  Cümlesinde de ‘İstanbul’ yine bir yer adı, yer tümlecidir. Fakat cümlede ikinci unsur, dolaylı unsur olduğundan (çünkü İstanbul’a giden kardeşidir) dolaylı tümleç görevindedir. Nesne ve dolaylı tümleç ögeleri bu şekilde tamamlanabilir.

 

Konu Özeti

Cümle ve ögelerine genel bir bakış,

   Önümüzde  ‘Ali’, bir ‘kitap’ ve bir de ‘Veli’ olsun. Yani tabiat görüntüsü olarak karşımızda ‘Ali’, kitap ve ‘Veli’  özel veya cins adlarını karşılık  alan varlıklar  vardır. Durum bu şekliyle durağan bir durumdur. Yani henüz bir hareketlenme olmamıştır.

   Olaya konu varlıklar böyle bir arada bulunurken bir yer ve zaman içerisinde de olurlar. Öyleyse yerimizde ‘okul’  olsun.  Şu ana kadar tabiat görüntüsü,

         Ali + kitap + Veli 

                 masa   

                  okul               

 ...şeklinde görüntülenir. Bu şekliyle görüntü durağandır. Yani varlıkların aralarında herhangi bir hareket  başlamamıştır.   Konuşan kişi karşısındaki durumu tarif edebilir. Veya durumdan konuşabilir.

Örn:  Masanın üstünde bir kitap vardır. Veya, 

          Kitap masanın üstündedir.

         Ali ve Veli okuldalar.

         Onlar öğrencidirler.

         Orada bir masa  yer alıyor

                                                                                                               ...der  ve böylelikle durum cümleleri oluşturur. Oluşturulan cümlelerde  varlıklar  ve varlıkların adları konu edildiği için isim cümleleri olurlar.

Örn; ‘Onun adı Ali’dir.’  Derken, Onun adı tabiatta ‘Ali’ olmuş bir şekilde yer alıyor, adı ‘Ali’ bulunuyor,  denmek istenir. Bütün bu durumlarda  konuşan kişi durumun karşısında durumu betimliyor haldedir.  Bundan sonra varlıkların  kendilerinde veya  aralarına  bir hareket  meydana gelirse konuşan kişi için  görüntü;

  Özne + hareket ;               

Ali   kalktı/ yürüdü/ koştu/ yoruldu/ oturdu

   Özne + hareket + nesne;   

Ali + gördü kitab-ı

         dokundu kitab-a

         hoşlandı  kitap-tan

   Özne + hareket + -i’li nesne -e’li nesne;       

Ali verdi kitab-ı Veli-y-e

                              +  -den’li nesne;    

Veli aldı  kitab-ı Ali-den

                                +  -den’li  yer;       

Ali aldı kitab-ı  masa-dan (masanın üst yerinden)

                                  +  -e’li yer;           

Veli koydu kitab masa-y- a (masanın üst yerine)

 

    Özne + hareket + -e’li yer;          

Ali gitti okul-a  yine,  Ali geldi okul-a

                                +-den’li yer;          

Ali gitti okul-dan  yine,  Ali geldi okul-dan

  … şekillerinde oluşur. Ve bu oluşturulan cümleler  birer haber cümlesi, konuşan kişinin kendisi veya başkası hakkında gördüğü, bildiği  olayları haber verdiği ifadeler olurlar.

   Bunlardan başka diğer  kipler ile ‘emir, istek, dilek, gereklilik v.b’ vereceği  ifadeler,  bu kez konuşan kişinin kendisine göre veya kendi düşüncelerini belirttiği cümleler olurdu..

   Buraya kadar gelinen noktada ve verilen örneklerde yer alan unsurların, cümle unsurlarının bazıları, öznenin hareketini meydana getirebilmesi için zorunlu unsurlar veya gereken unsurlar olarak ifadelerde yer alırlar.  Şöyle,

    ‘Ali  gördü…’   Demekle bir cümle  kurulmuş  olunmaz.  Bu ifadenin bir nesnesi de olmalı çünkü ‘gördü’ fiili zorunlu olarak böyle bir nesne talep eden  fiillerdendir. Öyleyse cümle, ‘Ali kitabı gördü’  denilerek tamamlanmalıdır.

     ‘Ali  çantasını götürdü’ Cümlesi ise  olayın durumuna  göre  nereye götürdü? Gibi bir soruyu gerektirebilir.  Ve ‘Ali çantasını okula götürdü.’ denilerek cümle tamamlanır.

   İşte özne ve yüklem dışında bu şekilde bir nesne veya bir yer talep eden fiillerle oluşturulan cümlelerde yer alan cümle  unsurlarına  veya ögelerine asıl ögeler,  diğer  özne, nesne, yüklem dışında  göreceğimiz ögelere de açıklayıcı veya yardımcı ögeler diyelim. 

   Bu arada  kısaltılan  söyleyişler ,  ‘Adın neydi? __ Ali’ ,   ‘ Cam kırık mıydı?__ Kırıktı.’ gibi cümlelerde  asli unsurlar söylenmese de söylenmiş gibi kabul edilir.  Ve cümle tam bir cümle olarak kabul edilir. 

   Cümlelerin yardımcı  ögeleri ; 

yer tümleci, (hareketin gerçekleştirdiği yeri bildirir)    

zaman tümleci, ( hareketin gerçekleştiği zamanı bildirir )

sebep tümleci, ( hareketin gerçekleşme sebebini bildirir)   

zarf tümleci   (hareketin gerçekleşme şeklini bildirir)

 … gibi ögelerdir.

 Örn;

Ali  gave the book to Veli  in the school  yesterday.

Ali  verdi  kitabı      Veli’ye       okulda            dün .  

Yani,  Ali  kitabı Veli’ye  okulda  dün verdi. 

Kompleks cümle ögeleri

Kompleks/ Girişik cümle (clauses) ögeleri nedir?

    Birinci bölümde basit cümle ögelerini gördük Ve bu cümleler tek bir yargı altında Özne, yüklem, nesne… gibi cümle ögelerinden oluştu. Örneğimiz ise şuydu,

 Ali   parayı   Veli’ye   saat  yedide otoparkta vermişti. 

Özne Nesne  Dolaylı      Zaman        Yer            Yüklem

                        Nesne     Tümleci     Tümleci

                        Tümleci

     

    Bu şekilde kurulmuş olan bir cümle, ögelerin çoğunu  barındırsa da yalın bir cümledir. Bundan başka diyelim ki ögelerden biri başka sözcük türleriyle desteklenmiş olsun. Yani cümle,

  ‘Ali parayı   Veli’ye    saat  yedide şehrin dışındaki otoparkta vermişti.’  Şeklinde kurulmuş olsun. Bu cümle de yine, bir ögesi, sıfat gibi görev almış bir yer tamlamasıyla desteklenmiş olmasına rağmen sade bir cümle olarak karşımızdadır. 

 

   Komleks/ girişik cümle ögelerinde ise durum şöyleydi?

Sinemaya gittiğim zaman   film   başlamıştı.  

_ When           I went to the cinema, the film had begun.

ne zaman(ki)   Ben sinemaya gittim    film    başlamıştı.                                                                         

   Evet cümle bu şekilde. Demek ki girişik bir cümlede bir yargıya sahip ayrı bir cümlenin esas cümleye çeşitli dil unsurlarıyla iliştirilmesi vardır. Ve bu iliştirilen cümle esas cümlenin bir elamanı bir ögesi olur. Örnekte yer alan cümle ise bir zaman bağıyla bağlandığı için yani, ne zaman? Sorusuna cevap verdiği için zaman tümleci olur.

 

Basit cümlede ögeler;

Ne yapmıştı?

...Vermiş idi_ He had given.  ( 3.tekil/geçmiş zaman/bitmiş tarz )

Neyi?

...parayı_ the money  ( -i halinde doğrudan nesne  )

Kime?

...bana _ to me     ( -e halinde dolaylı nesne tümleci )

Nerede?

...parkta_ in the park ( -de -bulunma-  halinde yer tümleci )

Ne zaman?

...beşte_ at seven( -de  halinde zaman tümleci)

Ne için?

....satın almak için _ to buy  (sebep tümleci)

 

Kompleks cümlede ögeler;

Kim?

Ali …

--- Arabayı internetten gören  Ali …

( O ki  arabayı internetten gördü )

 

Ne yapmıştı?

… vermişti …

 

Neyi vermişti?      … parayı …

--- biriktirdi(k)ğ-i  parayı ---

( O ki  para-sını biriktirmişti )

 

Kime vermişti?

… Veli’ye  …

--- güvendi(k)ğ-i arkadaşı Veli’ye ---

( O ki Veli’ye güvenir )

 

Nerede vermişti?

… otoparkta …

--- arabanın bulundu(k)ğ-u otoparkta ---

( O ki otoparkta bulunuyordu)

 

Ne zaman?

… yedide …

--- otaparkın kapandı(k)ğ-ı saat yedide ---

( O ki saat yedide kapanır )

 

Arabayı internetten gören Ali parayı  güvendiği arkadaşı Veli’ye, otoparkın kapandığı saat  yedide otoparkta vermişti.

 

 

Basit cümle öğeleri

Basit cümlede ögeler;

Ne yapmıştı?

…Vermiş idi_ He had given.  ( 3.tekil/geçmiş zaman/bitmiş tarz )

Neyi?

…parayı_ the money  ( -i halinde doğrudan nesne  )

Kime?

…bana _ to me     ( -e halinde dolaylı nesne tümleci )

Nerede?

…parkta_ in the park ( -de -bulunma-  halinde yer tümleci )

Ne zaman?

…beşte_ at seven( -de  halinde zaman tümleci)

Ne için?

….satın almak için _ to buy  (sebep tümleci)

 

Kompleks cümlede ögeler;

Kim?

Ali … 

— Arabayı internetten gören  Ali …

( O ki  arabayı internetten gördü )

 

Ne yapmıştı?

… vermişti …

 

Neyi vermişti?     

… parayı …

— biriktirdi(k)ğ-i  parayı —

( O ki  para-sını biriktirmişti )

 

Kime vermişti?

… Veli’ye  …

— güvendi(k)ğ-i arkadaşı Veli’ye —

( O ki Veli’ye güvenir )

 

Nerede vermişti?

… otoparkta …

— arabanın bulundu(k)ğ-u otoparkta —

( O ki otoparkta bulunuyordu)

 

Ne zaman?

… yedide …

— otoparkın kapandı(k)ğ-ı saat yedide —

( O ki saat yedide kapanır )

 

   Arabayı internetten gören Ali parayı  güvendiği arkadaşı Veli’yeotoparkın kapandığı saat  yedide otoparkta vermişti.

Zarf tümleci nedir?

Cümle içerisinde fiille kastedilen hareketin nasıl gerçekleştiğini bildiren, sözcük veya sözcük gruplarıdır. Veya, yine, cümle içerisinde yükleme  sorulan nasıl? sorusuna karşılık gelen, ana cümleye bir bağla bağlanan ayrı bir cümledir. Girişik bir cümledir.

Zaman tümleci nedir?

Zaman tümleci

   Yapısına göre yer tümleci

          Basit cümlede zaman tümleci

          Komplex cümlede zaman tümleci

    Türlerine göre zaman tümleci

           Datif (-e ) halinde zaman

           Ablatif ( -den ) halinde zaman

           Lokatif ( -de ) halinde zaman

Yer tümleci nedir?

 

Yer tümleci nedir?

   Öznenin bir hareketi gerçekleştirirken bulunduğu, kendisinin yöneldiği veya bir nesneyi yönlendirdiği, kendisinin çıktığı veya bir nesneyi çıkardığı ya da hareketin başladığı, bittiği, icra edildiği yer.

   Not: Bir yeri sevdim, gördüm… O yerden hoşlandım… derken o yeri karşımıza alır, ondan belirli bir mesafe uzaklaşırız. Böylelikle o yeri bir bütün olarak algılar ve ondan bu şekliyle bahsederiz. Ve artık söz konusu yer  nesneleşir.

   Yani, kalem çantanın içindeyken çanta yer, kalem nesne; çanta dolabın içindeyken dolap yer çanta nesne; dolap odadayken oda yer dolap nesne… diye devam eder. Kısaca yer ve nesne ayrımını fiilin kastettiği hareket belirler.  Bu durumda fiziksel olarak henüz nesne olamamış tek yer uzay boşluğudur. Bu yüzden uzayı gördüm, uzaya baktım demeyiz.

   Ör; ‘Ali dolabı gördü/ dolaba baktı/ dolaptan hoşlandı…’ derken dolap nesne, ‘Ali dolaba (içine)girdi/ dolaptan(içinden) çıktı/ dolapta saklandı…’derken dolap yer tümlecidir.

   Genel bir yargı oluşturmak istersek yukarıda bir nesne talep eden fiillerle kullanılan yer adları, her ne kadar bir yer bildirse de bu yer adları nesnedir.

Nesne (object) nedir?

 

 

     Nesne (object ) nedir?

   Öznenin, bir hareketi gerçekleştirebilmek için ihtiyaç duyduğu, karşısına alıp etkileşimde bulunduğu, hakkında konuştuğu şey/şahıs/ konu/ durum ve kendisinden uzaklaşınca belirginleşen, hakkında konuşulan yer.

    Dolaylı ( indirect object ) tümleç nedir?

   Öznenin, karşısındaki nesneyle doğrudan değil de bir başka nesne kullanmasıyla, dolaylı olarak temasa geçmesidir.

  Ör;

   Ali kalemini bana verdi.

_ Ali gave me his pencil/

   Ali gave his pencil to me.

    Not:  Dolaylı tümleçli cümlelerde şöyle bir durum da vardır: ‘Ali kalemini bana verdi’ ile ‘Ali bana kalemini verdi’ cümleleri arasında herhangi bir anlam farkı yoktur fakat, bir vurgudan bahsedildiği açıkça görülmekte. Birinci cümlede ‘bana’ ikinci cümlede ‘kalemi’ ögeleri, yüklemin önüne çekilerek vurgulanmıştır.

    Türkçede vurgulanacak öğenin yüklemden hemen önce yer aldığını biliyoruz. İngilizcede ise bu cümleler  

 ‘Ali gave me his pencil.

_ Ali bana kalemini verdi.’ ve

 ‘Ali gave his pencil to me.

_Ali kalemini bana verdi’ olarak çevrilir.

     Görüldüğü gibi, İngilizcede bu ayrım ‘to’ gibi ‘preposition’ adındaki yardımcı gramer unsurlarıyla sağlanır.          

              

          Cümlenin yükleminde yer alan fiillerle cümlenin tümleci veya tümleçleri arasındaki ilişki hakkında

Tümleç/  tamamlık  nedir?

     Bir cümlede özne ve yüklem yer almasına rağmen cümlenin anlamının tamamlanamadığı (eksik kaldığı) durumlarda cümledeki yargıyı tamamlayabilmek için zorunlu olan, ya da yargı tamamlansa da ifadeyi daha da belirginleştirmek için gerekebilen  cümle ögesine tümleç/ tamamlık denir.

     Özne ve yüklemin dışında zorunluluk bakımından tümleç talep eden fiiller;

A) NESNE ALAN FİİLLER 

Doğrudan nesne (direct object) talep eden fiiller: Bu tür fiiller zorunlu olarak bir tane nesne (şey/ şahıs/ konu) talep ederler. Özne ile kuracağı ilişkiye göre nesneyi;

     Akuzatif ( -i ) halinde talep eder: Akuzatif halinde özne, karşısındaki nesneyi el altına/ etkisi altına alır,  ona tesir eder bu durumda nesne öznenin yükü altındadır. Yani nesne fiille kastedilen harekete  maruz kalmış, harekete yakalanmış, tutulmuştur.

 Özne nesney-i gördü/ sevdi.       

__Ali saw/ loved the dog.

 Özne görüldü/ sevildi.    

 __The dog  was seen/ loved.

 Yine;

       -i düşünmek_ think,

       -i bilmek/ -i tanımak_know,

       -i anlamak_ understand,

       -i görmek_see,

       -i yıkamak _ wash,

       -i temizlemek_clean,

       -i kırmak_ break,

       -i bulmak_find,

       -i unutmak_ forget

                                 …vs. fiiller bu türden fiillerdir. Ve bu fiiller cümlede neyi?   kimi?/  nereyi?  sorularına cevap veren bir nesne talep ederler.                                                                                

Ör:

 Ali’s mother cleaned …

       ( What  did she  cleaned ? )             

                 … the windows.

(Ali’s mother cleaned the windows.)

                                                             

     Ablatif halinde talep ederler; Ablatif halindeyse tersi durum vardır. Bu kez özne nesneden etkilenmiş, onun tesiri altında kalmıştır. Yani bu kez fiille kastedilen harekete maruz kalan, yakalanan, tutulan, hareketin yükü altında kalan öznedir.

    Özne nesneden şüphelendi.    

__Ali suspected Veli.

     Özneden şüphelen-ildi           

__Ali was suspected.

       Yine;

     -den korkmak_to fear,

    -den çekinmek/sakınmak_to avoid, 

    -den nefret etmek_hate,

    -den şüphelenmek_to suspect,

    -den zevk almak_to enjoy,

    -den kurtulmak_to escape,

     -den utanmak_to shame vs. Fiiller bu türden fiillerdir ve cümlede, Kimden? Neyden?

       …sorularına cevap verebilen bir nesne talep ederler.

      Datif halde talep eder: Datif halde ise özne, karşısındaki (nesne) ile gayeli ya da gayesiz temasa geçmiş, onu etkilemek, ona tesir etmek istemiştir. Fakat nesne etkilenmemiş ya da etkilenip etkilenmediğinden, öznenin tesiri altında kaldığından bahsedilmemiştir ve belki hareket öznede kalmıştır. 

     Örneğin, Ali cama vurdu. Bu cümlede cam tesir altındadır. Fakat camda herhangi bir etkilenme belirtisi yoktur. Daha doğusu işin bu tarafından bahsedilmemiş, sadece cama vurulmasından söz edilmiştir. Cümleyi, Ali cama vurarak camı kırdı diye söylemiş, olsaydık bir nesne olan cam artık öznenin yapmış olduğu hareketle tesir altına alınmış olurdu. 

      Özne  nesneye dokundu     

__Ali touched the dog

      Nesneye dokun-uldu          

__The dog was touched

     Yine,

  -e bakmak,

   -e yaslanmak,

    -e inanmak_to believe,

    -e dua etmek_ (pray for_için dua etmek),

    -e benzemek_to resemble    

           ...(look like_ gibi görünmek),

     -e hayran olmak_to admire,

     -e zarar vermek_to damage,

     -e yemin etmek_ to swear,

     -e katlanmak_tolerate,

     -e cesaret vermek_to encourage,

     -e baskı yapmak_ pressurise,

     -e güvenmek_to trust, 

     -e selam vermek_ to greet,

     -e telefon etmek_ telephone,

     -e itaat etmek_ obey,

     -e sarılmak_ hug,

     -e hayran olmak_admire 

              …vs. fiiller bu türden fiillerdendir.  Cümlede ise,

    Kime?      Neye?                                                                                         …sorularına cevap verebilen bir nesne talep ederler.

 

      İle halinde talep eder:  İle halindeyse özne nesneyle karşılıklı olarak etkileşimde bulunur. -le barışmak_make peace, -le savaşmak_ fight vs. fiiller bu tür fiillerdendir. Bu türden fiillerde şöyle bir durum da söz konusudur. Örneğin;  

1.‘Ali ile Veli barıştı’cümlesiyle 

2.‘Ali Veli ile barıştı’ cümlelerindeki anlam farkı: 

     Birinci cümlede karşılıklılık bir işteşlik söz konusuyken, ikinci cümlede tek taraflı öznenin (Ali) nesnesiyle (Veli) olan etkileşiminden bahsedilir. Yani, birincisi özneleri ortak (birden fazla özneli) bir cümleyken, ikincisinde bir tek özne ve nesnesinden bahsedilmiştir.  Örneğin; 

1. Ali ile/ve Veli tartıştı.

_ Ali and Veli had a row.

  1. Ali, Veli ile tartıştı.  

  _ Ali had a row with Veli.

    Yine; akuzatif ve datif halde nesne talep eden fiiller de ile halinde nesne talep eden fiillere dönüştürülebilir.

   Akuzatif; (-i gördü ) -le görüştü, -le dövüştü, -le itişti, -le buluştu, -le anlaştı, -le tanıştı vs.

    Dadif; (-e baktı) –le bakıştı, -le yardımlaştı, -le sözleşti, -le yumruklaştı, -le çarpıştı, vs.

    Yine; -ile halinde öznenin nesnesini araç olarak kullanması (enstrumental) durumuda vardır. ‘Ali camı taşla (ile) kırdı.’ Bu örnekte ‘taşla’ ögesi dolaylı olarak harekete dahil edilmişse de, -le halinde (insturumental_araçlı) kullanılmış nesnedir.

   Özne nesneyle görüştü    

__Ali meet Veli.

    Özneyle dövüşüldü.         

__Ali was met.

     

 2. Dolaylı nesneli veya bir yer tümleci talep eden fiiller:

    Bu türden fiillerde özne, karşısındaki şeyle/şahısla dolaylı olarak (dolaylı tümleç/ 'indirect object') etkileşimde bulunur ya da özne, karşısındaki şeyle/şahısla  arasındaki ilişkiyi, tesir ettiği (akuzatif haldeki) nesne aracılığıyla sağlar.

A) Özne + -i’li nesne  +  -e’li / -den’li  zorunlu nesne

 -e vermek_to give, 

-e sormak_to  ask, …   

 Ör: Ali kalemin-i Veli’y-e verdi._Ali gave his pen to Veli.

     

                ...+ -e’li / -den’li …gerekli nesne

 -e satmak_to sell, 

-den satın almak _to buy,

Ör: Ali evin-i (Veliy-e) sattı._Ali sold his house (to Veli )

 

B) Özne + -i’li nesne + -e’li / -den’li  zorunlu yer tümleci.

 -e doldurmak_ fill up,

 -e sermek_ to spread out/on,

-e sokmak_ to inset

-den çıkarmak_ take out,

-den sökmek_ to pull up(bitkiyi)

Ör;  Ali kitaplarını çantasına yerleştirdi.

_ Ali inserted his books in his bag.

                                              

          ...+-e’li / -den’li …gerekli yer tümleci.

-e  götürmek_ to take to…         

-e getirmek_ to bring to

-den götürmek_ to take from…  

-den getirmek_ to bring from

      Yine, …. itmek_to push, 

boşaltmak_to empty,  göndermek_ to send  …v.s

 

B) NESNESİZ FİİLLER

      Bu türden fiiller nesne talep etmezler. Talep etmiş oldukları yer tümleçleri ise aşağıdaki gibidir.

 Ayrılma halinde: (Nereden? Bir yer... 

   -den ayrıldı_ He left from...,

    -den uzaklaştı_ He went away from...

  Yönelme halinde: (Nereye? Bir yer...)

   -e (gidip) girdi _ He went into...

    -e (gelip)  girdi_He came in...

    -e vardı/ ulaştı _He arrived at...,

     -e daldı_He dived down/rushed in..., 

      -a uzandı_ He lay down on...

Ya da; Ayrılma veya yönelme halinde; (Nereden?/nereye?)

  -e gitti_ He went to ...

  -den gitti_ He went from...

   -e geldi_ He came to...

    -den geldi_ He came from…

    -e çıktı_ He came out of...

     -den çıktı_ He went out of

     -e indi_ He went down...

     -den indi_ He came down…

 

  Bulunma halinde: (nerede? O yer...)

    -de bulundu_ He was present in.../He was in...,

    -de kaldı_ He stayed in...,

    -de yaşadı_ He lived in...,

    -de durdu_ He stopped in/ on/   near/   at...,

     -de çalıştı_ He worked in..

Yer tümleci nedir?

      Öznenin bir hareketi gerçekleştirirken bulunduğu, kendisinin yöneldiği veya bir nesneyi yönlendirdiği, kendisinin çıktığı veya bir nesneyi çıkardığı ya da hareketin başladığı, bittiği, icra edildiği yer.

      Not: Bir yeri sevdim, gördüm... O yerden hoşlandım... derken o yeri karşımıza alır, ondan belirli bir mesafe uzaklaşırız. Böyleliklede o yeri bir bütün olarak algılar ve ondan bu şekliyle bahsederiz. Ve artık söz konusu yer  nesneleşir.

     Yani, kalem çantanın içindeyken çanta yer, kalem nesne; çanta dolabın içindeyken dolap yer çanta nesne; dolap odadayken oda yer dolap nesne... diye devam eder. Kısaca yer ve nesne ayrımını fiilin kastettiği hareket belirler.  Bu durumda fiziksel olarak henüz nesneleşememiş tek yer uzay boşluğudur. Bu yüzden uzayı gördüm, uzaya baktım demeyiz.  

       Ör; ‘Ali dolabı gördü/dolaba baktı/dolaptan hoşlandı...’ derken dolap nesne, ‘Ali dolaba (içine)girdi/ dolaptan(içinden) çıktı/dolapta saklandı...’derken dolap yer tümlecidir.  Genel bir yargı oluşturmak istersek yukarıda bir nesne talep eden fiillerle kullanılan yer adları, her ne kadar bir yer bildirse de bu yer adları nesnedir.

Nesne nedir?

   Öznenin, bir hareketi gerçekleştirebilmek için ihtiyaç duyduğu, karşısına alıp etkileşimde bulunduğu, hakkında konuştuğu şey/şahıs/konu/durum ve kendisinden uzaklaşınca belirginleşen, hakkında konuşulan yer.

 Dolaylı tümleç nedir?

   Öznenin, karşısındaki nesneyle doğrudan değil de bir başka nesne kullanmasıyla, dolaylı olarak temasa geçmesidir.

   Ör; Ali kalemini bana verdi.

_ Ali gave me his pencil/

 _Ali gave his pencil to me.

    Not:  Dolaylı tümleçli cümlelerde şöyle bir durum da vardır: ‘Ali kalemini bana verdi’ ile ‘Ali bana kalemini verdi’ cümleleri arasında herhangi bir anlam farkı yoktur fakat, bir vurgudan bahsedildiği açıkça görülmekte. Birinci cümlede ‘bana’ ikinci cümlede ‘kalemi’ ögeleri, yüklemin önüne çekilerek vurgulanmıştır.

    Türkçede vurgulanacak öğenin yüklemden hemen önce yer aldığını biliyoruz. İngilizcede ise bu cümleler  

                   ‘Ali gave me his pencil._ Ali bana kalemini verdi.’ ve

                   ‘Ali gave his pencil to me._Ali kalemini bana verdi’ olarak çevrilir.

     Görüldüğü gibi, İngilizcede bu ayrım ‘to’ gibi ‘preposition’ adındaki yardımcı gramer unsurlarıyla sağlanır.                                                                       

     Özne ve yüklem birlikte cümlenin ana unsurlarını oluştururlar. Sohbetin öncesi bilinse dahi bu iki öge olmadan bir cümle oluşturulamaz.

     Şöyle: Sohbetin öncesini biliniyorsa (Camı kim kırmıştı?) ‘Ali kırmıştı’ denebilir. Fakat öncesi bilinmiyorsa sadece ‘Ali kırmıştı...’ demekle bir cümle kurulmuş olunmaz. Yani ifade bu şekilde bırakılmaz. ‘Kırmak’ fiili bir nesne olmadan gerçekleşmez çünkü.

      Demek ki ortada bir de eşya vardır. İşte bu eşya/eşyalar nesnedir. ‘Ali camı kırdı’ gibi. Bu örnekte fiilin taban anlamı nesneyi -i halinde talep etmiştir. Bundan başka nesnesini -e/-den/-ile halinde talep eden fiiller de vardır. ‘Ali cama dokundu/camdan uzak durdu...’ gibi.

   ‘Vermek, sormak...’ fiilleri ‘görmek, dokunmak, kaçınmak...’ fiilleri gibi bir nesne talep eden fiillerden değildir. ‘Ali parayı verdi...’ demekle cümle gene de (eğer öncesi bilinmiyorsa) tamamlanmış sayılmaz. Bu yarım kalmış cümlenin bir başka nesnesi daha olmalı. (Kime verdi?) ‘Veli’ye verdi’ ve bu ikinci nesne unsuruna dolaylı tümleç denir.

    Dolaylı tümleçte özne, bir nesne aracılığıyla bir başka nesneyle temasa geçmiştir. Şu örnekleri inceleyelim; ‘Ali Veliyi dövdü’ ve

   ‘Ali Veliyi sopayla dövdü’. İkinci örnekte ‘sopa’, -ile halinde bir nesne olmasına rağmen dolaylı tümleç işlevini görmüştür. Özne, bu nesne dolayısıyla diğer bir nesneyle (Veli) temasa geçmiştir.

   Dolaylı tümleç olayında durum şudur. Dolaylı tümleç cümlede -e/-den/-ile halinde bulunabilir, fakat bununla birlikte cümlede -i halinde bir nesne de mevcuttur. Ve ayrıca dolaylı tümleç cümle içerisinde ortaya çıkar yani şöyle. ‘Ali İstanbula gitti’ cümlesinde ‘İstanbul’  bir yer tümlecidir.

    ‘Ali kardeşini İstanbul'a gönderdi’  Cümlesinde de ‘İstanbul’ yine bir yer adı, yer tümlecidir. Fakat cümlede ikinci unsur, dolaylı unsur olduğundan (çünkü İstanbul'a giden kardeşidir) dolaylı tümleç görevindedir. Nesne ve dolaylı tümleç ögeleri bu şekilde tamamlanabilir.