Kategori arşivi: yer tümlec

Basit cümle öğeleri

Basit cümlede ögeler;

Ne yapmıştı?

…Vermiş idi_ He had given.  ( 3.tekil/geçmiş zaman/bitmiş tarz )

Neyi?

…parayı_ the money  ( -i halinde doğrudan nesne  )

Kime?

…bana _ to me     ( -e halinde dolaylı nesne tümleci )

Nerede?

…parkta_ in the park ( -de -bulunma-  halinde yer tümleci )

Ne zaman?

…beşte_ at seven( -de  halinde zaman tümleci)

Ne için?

….satın almak için _ to buy  (sebep tümleci)

 

Kompleks cümlede ögeler;

Kim?

Ali … 

— Arabayı internetten gören  Ali …

( O ki  arabayı internetten gördü )

 

Ne yapmıştı?

… vermişti …

 

Neyi vermişti?     

… parayı …

— biriktirdi(k)ğ-i  parayı —

( O ki  para-sını biriktirmişti )

 

Kime vermişti?

… Veli’ye  …

— güvendi(k)ğ-i arkadaşı Veli’ye —

( O ki Veli’ye güvenir )

 

Nerede vermişti?

… otoparkta …

— arabanın bulundu(k)ğ-u otoparkta —

( O ki otoparkta bulunuyordu)

 

Ne zaman?

… yedide …

— otoparkın kapandı(k)ğ-ı saat yedide —

( O ki saat yedide kapanır )

 

   Arabayı internetten gören Ali parayı  güvendiği arkadaşı Veli’yeotoparkın kapandığı saat  yedide otoparkta vermişti.

Kompleks/ girişik cümlede sonuç tümleci

 

So/as +adverb+ that …_Öyle + zarf/sıfat+ ki

O kadar sessiz konuştu ki kimse bir şey anlamadı.

_ He spoke so quietly that nobody understood anything.

 

Such+adjective+noun that ...Öyle+ sıfat+isim+ ki

Tatil o kadar harikaydı ki asla unutmayacağım

_ The holiday was so great that I wilI never forget it.

 

However

 Bir durumun şartları nasıl olursa olsun aynı sonucu vereceğini belirtmede...

Whatever

Bir önceki durumun sonucu ne olursa olsun bir sonraki eylemin değişmeyeceğini ...

 

 

Kompleks/ girişik cümlede sebep tümleci

as_- dığından (dığı için)

Bu akşam anneme gideceğim için sizinle gelemeyeceğim

_ As I go to my mother tonight, I can’t come with you.

 

because

 Bir eylemin sebebinden çok eylemin kendisinin vurgulanmak istendiği durumlarda...

Radyo dinlediğim için telefonu duyamadım.

_ I didn’t hear the phone because I was listening to the radio.

 

for

  Bir durumun oluşmasında her zamanki gibi/-dığı için bilinen aynı şeyin sebep olmasında...

Çok iyi hazırlandığı için sınavı kazandı.

_He passed the exam, for he had prepared for it very welI.

 

since 

 Bir eylemin gerçeklemesinde başlıca bir şeyin sebep olduğunu belirtmede...

O gün çok korktuğundan bir daha buraya gelmez

_ Since he was very scared that day, he won’t come here again.

 

seeing that 

   Bir eylemin gerçekleşmesinde görünen bir sebebin yattığını belirtmede kullanılır.

Yorgun olduğundan (yorgun olduğunu görünce) ona yardım ettim.

_ Seing that he was too tired, I helped him.

Kompleks/ girişik cümlede kıyas tümleci

as than_ gibi/ kadar 

Annen bile seni benim sevdiğim gibi sevmedi.

_Your mother didn’t love you as I do.

Annen seni benim sevdiğimden daha fazla sevmedi.

_Your mother didn’t love you more than me.

 

as+adjective / adverb+as_-den daha ( üstünlük)

Onun kadar zeki birini görmedim.

_ I haven’t seen a person as smart as he is.

 

so+adjective / adverb+as_ -nin gibi (eşitlik) -nin kadar(eşitlik)

Onun kadar çok çalışmana gerek yok.

_ You don’t need to study as hard as him.

Kompleks/ girişik cümlede hal tümleci

as

  Bir durumun, diğer bir durumda olduğu gibi gerçekleştiğini belirtirken,

Herkesin ülkesini sevdiği gibi bende ülkemi severim.

_ I like my country  as everybody does it 

 

like

 Bir durumun diğer bir durumla, benzer şekilde gerçekleşmesini belirtmede...

Ben de senin gibi (benzer şekilde) düşünüyorum.

_ I am thinking about it. like you.

 

as if / as though

  Bir durumun diğer bir durumla benzermiş/aynıymış gibi gerçekleştiğini belirtmede...

Sanki beni tanımıyormuşsun gibi konuşuyorsun

_ You are speaking as if/as though you didn’t know me.

 

on the assumption that

  Bir durumun varsayıldığı şekilde diğer durumla bağdaştırılabileceğini belirtmede...

Sende beni özlemişsindir diye sana geldim.

_ I’ve come to you on the assumption that you missed me.

 

so........that

   Bir durumun diğer bir durumla aynı biçim/ yöntemle gerçekleştiğini belirtmede...

Öyle yorgundum ki hemen uyudum.

_ I was so tired that I fell a sleep.

 

the way (that)

  Bir durumun diğer bir durumla aynı yolla gerçekleştiğini belirtmede...

Bu problemi senin çözdüğün gibi (yolla) çözdüm.

_ I solved the problem the way that you did.